28 Mayıs 2007

No se S01E02


zaman çok yavaş, ama bir o kadar da hızlı geçip gidiyor.
dakikalar emeklerken haftalar birbiri ardına devriliyor.
bense ay gibiyim. kendimin ve dünyamın çevresinde dönüp duruyorum bir yere gidemeden.
altını gümüşe dönüştürüyorum ama kimse gümüşün saflığını takdir etmiyor. altının pırıltısını bekliyorlar benden, ama ben altını hiç sevmedim ki.
dünyam ışığını döktüğü kadar karanlığını gösteriyor yüzüme. ama dönüşü hiçbir yörüngeye uymuyor. tahmin edilemiyor. sezilemiyor bile.
kainatta birden fazla aydan bahsedilirken tek dünya olması sinirlerimi bozuyor. mahkumiyet fikri bile yeterince soğutucuyken ben neden hala burda dönüp duruyorum?
bilmiyorum. biliyorum ama kabul etmek istemiyorum. bilmiyormuş gibi davranmak daha az can yakıcı.
keşke delirsem. deliler mutlu olurmuş...


Hiç yorum yok: