Bir kadınla bir adam düşünün, saatler boyunca çoğunluğu sessizlikten oluşan bir konuşma yaptıktan sonra birbirine Hoşçakal diyen. Adam kapıdan çıktıktan sonra kadın olduğu yere çöküp ağlamaya başlamış, kadın acıdan ulurken adam kapının dışına oturup bir sigara yakmış. Kadın adamın peşinden koşup Geri dön demek istemiş ama istese zaten geri dönerdi diye vazgeçmiş. Kadın bunları düşünürken adam hiçbir yere gitmeden, gidemeden kapının dışında oturmuş sigarasını içip düşünüyormuş. Kadın bunu bilmemiş.
Hayat bazen tam da film gibi...
Bunu yapmış olamazsın :/
YanıtlaSilEvet ama kadın "bunu" biliyo artık ve üzerinden çok zaman da geçmemiş, demek ki bu film henüz bitmemiş.
YanıtlaSiladam dışarıda ne düşünüyomuş?
YanıtlaSilBen artık neyi/neden/nasıl/ne zaman yaptığımı ya da yapmadığımı bilmiyorum ki gwen.
YanıtlaSilHer film düzgün bir sona sahip olmaz ki hep, bazen "Aa bitti mi, nasıl yani" deyip kalakalırsın ya. Sonra cast geçerken çat devam etmeye de başlayabilir film. O birkaç sahneyi de izleyebilmek için kalkmazsın ya koltuktan. Ama bazı filmlerde varken o kapanış, bazısında da olmayabilir. Öyle bişiy işte...
Abi, adam dışarda "Bu kadar üzülmek şart mı, hayatta daha önemli birşey mi var ki" diye düşünüyormuş. Kadın ise hiçbir şey düşünemiyormuş.
göz yaşı denilen meretin bu kadar yakında olduğunu hissettirecek kadar gerçek... ah be dedirtiyor hatta a.k. bu erkek milletine beaa. kendileri yazıyorlar kendileri oynuyorlar sonra da hallerine oturup sigara yakıyorlar. ne denir ki?
YanıtlaSilbu film ıssız adama benzemiş ve nefret ettim bu yüzden..
YanıtlaSilıssıza koyim kapıya bi şey olmasın :)
İnsan birbirine mecburdur ama şimdiki rezil yaşam da tekliğimize mecbur. İkisi durum arasında kıvılcım çıkıyor. Belki olan biten budur.
YanıtlaSilKılsız Adam'ı ikimiz de izlememiştik oysa ki. Filme haksızlık mı etmişiz ki :p
YanıtlaSil