17 Eylül 2006

blind

digiturk'um yok maci izleyemiyorum.
bilgisayarim dandik film izleyemiyorum.
antenim dandik, cızırtısız birşey izleyemiyorum.
televizyonum dandik, gidip düğmesinden kanal değiştiriyorum.
visualityden koparılmaya çalışıyorum mütemadiyen. neyse ki ayna var..

30 Haziran 2006

Yeah

biraz gec kalmis bir entry olsun bu da.. hava o kadar sicak ve ben o kadar tembelim ki blog yazmayi unutmusum bile. bir arkadas kendininkinin linkini gonderdi de aa benim de bir blogum vardı dedim.
mac var bi yandan televizyonda. kicimi dondum oturdum bilgisyarin basina. super duper ses sistemimi actim, i remember'i koydum loop'a. ohhh
ay sonu geldi. gecen hafta itibariyle cebimde 20 milyon kalmisti, ne halt yiycem diye dusunurken babamlar yetisti imdadima. 6 aydan sonra ilk defa aileden para aldim, hazir para yemek zevkli birseymis :p
ha, ne diyordum.. tarih 19 haziran. caglayan aradi, bilet var ister misin dedi. istemem mi dedim. bugun oyle gecti.
20 haziran. isten erken kacabilmek icin magazalara gidiyom dedim ofise hic ugramadan. saat 4'te ben fırladim tabii eve. elimdekiler biraktim, arkadaslarla bulusup dogruuuu.. evvet! dogru kurucesme'ye. tabii boyle yazmak kadar kolay olmadi gidis sureci. trafik vardir dediler arabayi almadilar, yuru allah yuru. hatta kos allah kos. bi yandan telefon geliyo, nerde kaldin nerdesin kac oldu diye. bi de son arayisinda bi ayar verdi kendileri bana. bi stres bi stres, agladim agliycam.. neyse en sonunda geldik kurucesme arena'ya. caglayan'ı ararken kusmuğa bastım gıcık oldum. bilete kavusup iceri girebildikten sonrası ise cok hizli, cok sahane, cok super, cok heyecanlı, cok dramatik, cok gozyasli, cok ciglikli, cok sinirlendirici, cok yorucu, cok cok coktu.
yep, bildiniz. im talkin 'bout roger walters, man!

4 Haziran 2006

gitti giden

eve hirsiz girdi. parami, cep telefonumu, mp3 playerimi ve ailemin bana olan guvenini calip götürdü..
cok mutsuzum.


21 Şubat 2006

kabus

şubatın son haftası geldi. 7 haftadır çalışan bir bireyim. hayat çok boktan. bırakın ayı, haftayı, resmen dakikaları sayıyorum. hayatım bir molaya girdi ve tekrar başladığında 65 yaşında emekli bir nene olucam. bu fikir aklıma her geldiğinde, yani ortalama yarım saatte bir, içim daralıyor. çığlık atıp üstümü başımı parçalamak geliyor içimden. bu ben değilim..
bugün hava süperdi istanbulda. güneş tepede, kuşlar böcekler filan. sinirlerim bozuluyor plazanın camlarının ardında. temmuzda, ağustosta herkes denize girer keyif yaparken ben yine o lanet kutuda olacağım. şımarık mıyım? sanırım.. ebeveynler yıllardır yakınmadan sürdürmüyorlar mı bu döngüyü? senin ne ayrıcalığın var? 55 yaşındaki adam hala sabahın 6'sında uyanırken sen ne demeye böyle yakınabilirsin ki, göt! para gelmeli bir yerden, aralıksız olarak.. böyle kurulan bir işten, ya da anaparanın faizinden falan. çıkmaz demeyin şansınızı deneyin.. nahh
birkaç gün önce bir karar vermiştim. kim ne derse desin istediğim gibi yaşıyacağım, hani şu hayatı fazla ciddiye alanların "loser" dediklerinden olacağım diye. ama bu sandığımdan daha fazla cesaret gerektiren birşeymiş.. hep yakınıyor ama harekete geç(e)miyorum. değilim değilim derken bizi uydurmak istedikleri kalıbın bir kopyası olup çıkmışım galiba.. iyi bir okul bitiren, aklı başında, kendisi gibi biriyle hayatını birleştirip 2 tane çocuk yapan, pazarları okuldan arkadaşları ve aileleriyle brunchlara gidip temizlikçi kadınlarını çekiştiren, ajandasına bakmadan tuvalete gdemeyen geleceği parlak kariyer kadını... allahım sen beni böyle bir gelecekten koru :(