30 Eylül 2009

You'd better be really sorry as hell or i'll punch you in the face

Siz birisini mütemadiyen düşünüp ona göre yaşarken onun sizi aklından bile geçirmemesi ne kadar boktan bir şey.

Pire Alarmı!

Minik prensesimi henüz pire damlasının süresi bitmemiş olmasına rağmen pireler bastı! Bembeyaz tüylerinin arasında 8 tane pire ayıkladım. Mitozla mı bölünüyor bunlar anlamıyorum ki!! Kara Üzüm'üm de onu seviyorum sanıp kıskanıp ayaklarıma dolanıyor. Kapkara hayvanda da kim bilir kaç tane vardır da göremiyorum ki! Yeni damla yaptım ama kabus mu bu ne anlamadım, kaşınıyorum Allaam! Pire tasması da takamam zira bir kere taktım, onda da Üzüm kendini boğuyormuş zor yetiştim. Yaa gene siyah birşey var kafasında ühühü :(

Not. Buraya bir pire resmi koyardım ama google'dakiler çok korkunç. Bu şeylere elimi sürdüğüm gerçeği yüzüme her sayfayı açışımda çarpmasın diye resimsiz olsun bu da.

29 Eylül 2009

Tru Blood

Bir uyuzluk, bir bezginlik var ki üzerimde sormayın gitsin.
Boyasıyla, mutfak dolabıyla, laminantıyla, sistresiyle, çelik kapısıyla uğraşa uğraşa bildiğin müteahhit oldum. Cumaya 2 tane temizlikçi de ayarladım zira naif bir hatun olarak "Ben hallederim n'olcek ya!" dediğim ev temizliği, söz konusu bir inşaat temizliği olunca özel ihtisas sayılmalıymış. Benim bütün gün uğraşsam ancak o da belki, mutfağını temizleyebileceğim pasaklı evim temizlendikten sonra da cumartesi taşınıyorum. Ofisten pek çok koli ve bant makinesi getirttim. Kendimi devletin olanaklarıyla çoğcuğuna tut ski yaptıran Uçuran gibi hissediyorum. Burdan hareketle benden "devlet yönetiminde söz sahibi" insan modeli çıkmaz, beceri meselesi.

Bir de dünyanın en kötü dizisini izliyorum akşamları, Melozilla Digitürk'ü de alıp gittiği için televizyonsuzluktan sıkıldığımda. True Blood isimli bu vampir pornosuna göre öldüğünü düşündüğünüz vampir sevgiliniz bir anda toprağın altından elini uzatıp bacağınızı yakaladığında, önce çığlık atıp ardından 1 saniye öpüşüp derhal 3 saniye sürecek bir penetrasyona başlamanız aşk oluyormuş. Yalnız dizinin geçtiği o kasabaya bi' gitmek lazım, bütün kasaba ahalisi adamlar adonisli mi olur hey güzel Allaam?!
He bi de, o kadar daşın arasında sen git başrolü ayrık dişli, patlıcan çeneli, çarpık gözlü, boş bakışlı, çirkin ıyk Anna Paquin'e ver. Tipe bak tipe ehaheha


Dizinin afişine bak bir de, herkesin bir yerlerinden kan akıtmışlar Allaam sana geliyorum.


Bunların dişleri de sustalı bıçak gibi Şrak diye çıkıyor kınından. Bir de şu zenci hatun var ya, off zencilerden nefret ettim yemin ediyorum. Car car car, kölelik varmış da herkes benden özür dilesin de, ben çok akıllıyım herkese laf sokarım, yalnızım problemliyim ama süperim de. Bir git ya! Hem çirkin hem de geveze ve akıllısın kızım! Hiç şansın yok.

Ve ben bu dizide 9.bölüme geldim. Herşeyi hakedebilirim.

27 Eylül 2009

Aşk

Olur ya bazen, "Bu ne be" dediğiniz müzikler, "Lame, piyasa, kıro, salak" diye nitelendirdiğiniz kişiler tek bir videoyla, sizin için doğru zamanda, izlerken/dinlerken kalbinizi hızlandırır, gözlerinizi doldurur. Aa, olmaz mı size??

26 Eylül 2009

101

101 isimli bir okey oyununu öğrendiğim gün izleyici sayımın da 101'e ulaştığını görmek, bende hemen bir Sayısal'cıya gitme güdüsünü uyardığına göre durumum azcık vahimleşiyor.
Ha, bir de fena hastayım. Ağzın gözüm burnum ayrı akıyor. Her taşınma arefesinde bu bana reva mıdır?

22 Eylül 2009

Angara

Bütün Ankaralı blogdaşlarımı ve okuyucularımı tenzih ederek bu bayram ziyaretimde karşılaştığım "Angaralı" profili için uygun gördüğüm ismi paylaşmak isterim:
"Kekomançi"

Keko, kıro ve apaçi karışımı bir ırk olan bu Angaralıların erkek ve dişisine bir de temsili fotoğraflardan bakalım:


Aslına bakarsanız beni asıl şaşırtan şey Ankara gibi kozmopolit, kalabalık, dışarıdan çok göç almış bir büyük kentin kendine özgü bir kentli profili geliştirebilmesi. "İstanbullu" profilinden bahsetmek mümkün değilken "Angaralı"ların bu kadar net şekilde ayrışması ilginç değil mi?

17 Eylül 2009

Yassak

Ofisteki yeni bir güvenlik uygulaması sayesinde blogspot ya da wordpress, hatta ve hatta blogcu uzantılı adreslerin bile hiçbirine girilememesi sonucu blog yazarlığı hayatım tehlikeye düşmüş bulunuyor. Gazi telefonum yerine bir Blackberry almazsam gidişat kötü...

14 Eylül 2009

Mini Hikaye

Minik bir ikametgah nakli hikayesidir.
Günlerden bir gün, yeni taşınacağı eve su ve elektrik bağlatabilmek için ikametgahını yeni evine taşıması gereken LSR muhtara gider. Muhtar ona nakil işlerinin eskiden öyle kolay olduğunu, artık Nüfus Müdürlüğü'ne gitmesi gerekeceğini söyler. Nüfus Müdürlüğü'ne giden LSR'ye oradaki memur Kira Kontratının noterden tasdikli olması gerektiğini söyler. Ne şanstır ki Nüfus Müdürlüğü'nün karşısında bir Noter vardır. Noter'e giden LSR'ye buradaki salak ve kel memur konratı tasdikleyemeyeceklerini, çünkü kontrat tarihinin 1 Ekim'de başladığını söyler. Bunu üzerine konratını geri alan LSR, o gün zaten gideceği stüdyoya kontratını da götürür ve Fotoşok'taki minik bir müdahele ile kontrat 1 Eylül'de başlayıverir. Buradaki işini bitiren LSR, tekrar aynı Noter'in yolunu tutar. Noterdekiler orayı arar burayı arar, sonunda nasıl hesaplayacaklarına karar verebilip 700 TL kirası olan ve 1000 TL depozito verilen evin kontratının fotokopisini çekip bir damga basmak için 122 TL ister. Bunun üzerine "NEE ŞAŞIRDINIZ MI SİZ?!! VERİN KONTRATIMI BANA!! diye bağırıp kontratını kaptığı gibi dışarı fırlayan LSR, az ilerideki diğer Noter'e gider. Buradaki yaşlı bayan kendisine 1000 TL depozitonun kontratta yazmadığını, bu yüzden 50 TL karşılığı işlemin yapılabileceğini söyler. "Kontratta Kefil olmasaydı Damga vergisi de ödemezdin, ama zaten 5 TL gibi birşey" diye de ekler. Kontratını 50 TL'ye tasdikleten LSR, bununla birlikte Nüfus Müdürlüğü'ne gider. Sıra kendisine gelince bankoya ilerler ama o da ne, gerizekalı emlakçı kontrata Daire 5 yazsa da Nüfus'ta en üst katın numarası 6 gözükmektedir. Emlakçı aranır, ev sahibi aranır, apartmanda yaşayan diğer insanların isimlerinden kontrattaki katın doğru olup olmadığı anlaşılmaya çalışılır. En sonunda en üst kat olduğu için Kat:6 yazılmasına karar verilir. Bu esnada Nüfus'taki memur adresi ille sözlü olarak duyması gerektiği konusunda diretince LSR kontratı kadının elinden alarak adresi okuyup geri verir. Buradaki maceradan sonra bir kağıt parçasıyla muhtara ulaşılır, buradan kayıt alınır, tarif edilen yeni muhtara gidilir. Fakat o da ne, hangi muhtarın hangi sokaktaki kaç numaraya kadar bakacağı daha yeni değişmiştir ve LSR yanlış yere yönlendirilmiştir. Buradan da çıkarak doğru muhtara ulaşan LSR kaydını yeni evine yaptırır, 3 tane ikametgah belgesini alır ve koşa koşa İSKİ'ye gider. Saat 15:30 olmasına rağmen hepsi ellerinde tesbih, yayıla yayıla oturmakta ve iş yapmamaktadırlar. 29 kişiyi öldürdükten sonra önlem almaya karar veren idare, meğerse bütün kamu kurumlarını erken paydos ettirmiştir. Elinde dosyası, içinde pek çok fotokopisiyle evine dönen LSR direk yatar, akşam 9'da ancak kalkar.

Kıssadan hisse:
1. Ev değiştirmeyin.
2. İlla değiştirecekseniz 2 tane kontrat yapın, biri gerçek diğeri ikametgah alırken kullanılacak.
3. Çakma kontratta peşinat, depozito yazmayın. Kirayı mümkün olduğunca düşük gösterin.
4. Noterlerin kafalarına göre fiyat çektiği gerçeğini göz ardı etmeyin, başkasını denemekten korkmayın.
5. Her işinizi bir günde bitirebileceğiniz rüyasına hiiç yatmayın.

Telegodum

Yaklaşık 2 yıl önce, amk heriflerinin grevine denk geldiği için defalarca kez Telekom'a gitmek zorunda kalarak kapattırdığım ADSL hattına 800 küsür TL borç ve icra geldi.
Yarından sonra gazeteleri takip edin; "Cinnet geçiren genç kadın 5 memuru zımbalayıp delgeçle delik deşik etti" manşeti sizi şaşırtmasın.

9 Eylül 2009

S.O.S.

Yolun kenarında servis araçlarından çıkamadan sel sularından boğulan 7 kadın tekstil işçisinin cesetleri yatıyor. Az ileride insanlar fabrikaları, dükkanları, depoları yağmalayıp arabalarına, kamyonetlerine ganimetlerini doldurup kaçma peşinde.
Gocakafalı Belediye Başkanı suçlu olarak altyapı eksikliğini değil "çevreyi hoyratça kullanma"yı işaret ediyor.
Ne olmuş bu ülkeye böyle?

Melozilla Efsanesi

Soon-to-be-ex ev sahibimin anlattığım cengaverliğinden sonra Melozilla ile konuştuk. Burada belirtmeliyim ki kendisi "İsabet olmuş" cümlesini kurduğu geçen haftadan beri beni gördüğünde kıçını dönüp tek kelime etmemekteydi. Yüzünden ne gördük de kıçını dönüyorsun demedim ben de, bağane artık bana uzak Allah'a yakın olsun düşüncesindeyim.
Neyse efendim Ex-Es'in çıkışının ardından ev aramaya ara veren Melozilla, ortamın düzelmesiyle ev aramaya devam etme kararı aldı. Yalnız bu arada sevgilisine bu haberi verirken ondan gelen kimliği belirsiz bir soru karşısında "Yok, bu saatten sonra olmaz artık öyle şey" cümlesi garibimin hala eski günlerdeki gibi benim onu affedip birlikte yaşamaya devam etme düşüncesinde olduğunu gösteriyor. A be gerizekalı, madem başını sokacak bir ev bulmamıştın ne demeye olay çıkarıp peşinden özür dilemek yerine büyüttükçe büyüttün? Ne demeye "İsabet olmuş" kabilinden iddialı cümlelerle çıkıyorsun ki daha karşıma? Ben bir an önce taşınayım; seni susuz, gazsız, telefonsuz, internetsiz bırakayım da aklın başına gelsin...
Hain kahkaha : Nihahaha!

Ev Sahibim Çıldırmış Olmalı

Ev sahibim çıldırdı!
Soon-to-be-ex ev sahibim, evden ayrılacağımızı söylediğimde içine düştüğü karamsar, ne yapacağını bilmez ve şaşkın hallerinden sıyrılıp bir yırtıcı olmaya karar verdi. Evvelsi gün iş çıkışı beni aradığında aramızda şöyle bir dialog geçti ki akıllara ziyan:

LSR : Buyrun Ex-ES Hanım?
Ex-ES : LSR Hanım, sizin kontratınız Kasım başında yapılmış 2 yıl önce, geçen yıl kontratı yenilemediğimiz için otomatik olarak yenilenmiş sayılacağından beni erken çıkarak mağdur etmiş oluyorsunuz.
LSR : Ex-ES Hanım, öyle şey olur mu? 10 yıldır bu evde kalıyor olsak ayrılmak için girdiğimiz ayı mı bekleyeceğiz yani? Ayrıca 1 ay öncesinden haber verdim iyi niyetimden, daha ne istiyorsunuz?
Ex-ES : Benim birsürü evim var, avukatlarla çalışıyorum, hukuki olarak mağdur ettiniz beni. Yarın İtalya'ya gideceğim, önceden söyleseydiniz kiracı bulurdum, bir sürü borcum var çok mağdur oldum.
LSR : Belli olunca 1-2 gün içinde haber verdim size zaten, daha evden çıkmamıza da 1 ay var. İlan verin, biz akşamları gösteririz evi.
Ex-ES : Siz anahtarı emlakçıya bırakın, o gösterir gün içinde.
LSR : Daha neler, tanımadığım adama evimin anahtar bırakıcam, öyle mi? Böyle birşey kesinlikle mümkün değil. Akşamları arar gelir, gösteririm evi ama başka türlü birşey mümkün değil.
Ex-ES : Siz kendi tarafınızdan düşünüyorsunuz ama beni de düşünün. Bakkala bıraksanız anahtarı, o gösterse?
LSR : Ex-ES Hanım, ağzınızdan çıkanı kulağınız duymuyor galiba? Bakkaldan bahsediyoruz. İki kızın yaşadığı evin anahtarını bakkala mı vereceğiz de evimize girecek? Kendinizden düşünün, böyle bir şey olabilir mi yahu?!
Ex-ES : Mağdur ettiniz beni bik bik bik, bugün geleyim size konuşalım bik bik bik, kanunen bik bik bik, anahtar bik bik bik...
LSR : Tamam Ex-ES Hanım, buyrun gelin, konuşalım.

Akşam evde LSR'yi arkadaşlarıyla birlikte kendini beklerken bulan Ex-ES birden çark eder:
"Biz yanlış anlamışız, LSR evi hiç göstermeyecek diye anlamıştık."

Artık birlikten doğan kuvvetten mi gözleri korktu, bana diş geçiremeyeceğini mi anladı, canımı sıkarsa o evi yıkıp öyle gidebileceğimi mi farketti bilemiyorum. Ama mutlu son.

8 Eylül 2009

Hate Ya!

Şu dünyada en nefret ettiğim mevsimsel döneme girdik artık. Bu dönemin özelliği hava ılıkken yağmur yağması. Yağmurluk giyersin terletir, penye giyersin ıslatır, şemsiye taşımaya bilmeyen gudiklerin göz çıkarma ataklarına mazur kalırsın, ne giyeceğini bilemez üstü cami altı şişhane dolanırsın, yataktan kalkasın gelmez, sürekli bir uyku hali olur, birden bastıranlarda saçak altında mahsur kalırsın, paçaların ıslanır ıslak ıslak bacağına değer (ıyyykkk!!!), ayakkabın su alır ayakların ıslanır sistit olursun, yazın rehavetinden kurtulamamış öküz sürücüler su sıçratır, gündüz gündüz ışık açmak zorunda kalırsın, sokakta yürürken çatıdan/bacadan/pervazdan şıp diye bir damla düşer gelir yakandan içeri girecek yolu bulur, (minibüs kullandığım dönemlerde böyleydi, hala var mı uygulama bilmiyorum ama) minibüs zeminine talaş serpilir içerisi ahır gibi kokar... Of Allaam bildiğin ağlayacağım ya!

Eureka!

Ev buldum oğluumm!!!
Hayatımda ilk defa senet yaptım bir de, çelik kapı için. Kendimi büyük hissediyorum, adeta bir Hulusi Kentmen hatta.

5 Eylül 2009

Tamirci çırağı LSR

Creative 5+1'in ses ayarlama zımbırtısı bozuldu. Durup dururken sesi kısılıyor, tepesine 2 tane çaktım mı düzeliyor. İçini açsam kurcuklasam bir iyileşme sağlar mıyım ne dersiniz? Böyle böyle tamirci çırağı olacağım yeminlen.

4 Eylül 2009

Notema

Ne ara Cuma oldu yahu!!!
Ben 1 haftadır raporlarla, doplantılarla, sonrasında ev aramayla boğuştuğum için hiç fark edememişim. Dolayısıyla bugün size bir tema da düşünemedim. Zaten o kadar yazı yazacak zamanım da yok. Kevin'la yine, yeni, yeniden doplantıya gireceğim birazdan.
Örtmenim ödevimi haftaya getirsem olur mu??

3 Eylül 2009

Anlamsız işler

Genel Müdür'ümle aramızda, pazarlama planındaki ayrılan arkadaşın ilgilendiği ürün gruplarıyla ilgili verileri doldurduktan sonra geçen konuşmadır:

GM : Bu figürler yanlış olmuş.
LSR : E herhalde yanlış olacak, attım hepsini! Nerden bileyim ben X ürün grubunda pazarın büyüklüğü ne? Daha 3 gün önce devredildi herşey bana.
GM : Attığın çok belli olmuş ama.
LSR : GM, bunlar bana Arapça'dan bile daha anlamsız geliyor. Anlamlı nasıl atabilirim?
GM : İyi getir, birlikte bakalım...

Bu iş yürümez yahu...

1 Eylül 2009

Interview with the idiot

Ve sonunda LSR, Melozilla'yı evde yakalar!!!
Dı dın dın dı dın!

- Melo, seninle biraz konuşabilir miyiz müsait olduğunda?
- Şimdi konuş.
- Mümkün olduğunca çabuk haber vermek istedim, sen de ona göre ne yapacağına karar verebil diye. Fakat geçen haftadan beri ortada görünmüyorsun. Ben yalnız eve çıkmaya karar verdim. Bu ay içinde ev bulup ayrılmayı düşünüyorum.
- İsabet olmuş, ben de karşıda çıkacağım zaten.
- Peki o zaman, ev sahibine haber veririm ben.

Şekil 1-a'dan da anlaşılabileceği gibi bizimkinin kurtlanmasının sebebi huzursuzluk çıkarıp evden ayrılmasına mazeret bulmakmış. Ben de hala erken söyleyim de zor durumda kalmasın derdindeyim. Saf mıyım neyim ki :D Sanki ben insan gibi gelip konuşsa "Nayır, sensiz yaşayamam" diye paçasına sarılacağım :p Lafa bak, isabet olmuşmuş. Te Allaam, sen biz kullarını beyinsiz, ukala ve kendini akıllı sanan boklardan koru.