Çocukken ailesi misafirliğe geldiğinde birlikte
Batmancilik oynadığımız iki kardeş vardı. Ben Kedi Kadın olurdum sürekli, o zamanlar 4-5 yaşında olan bacım da fasulyeden Penguen ya da Joker. Oyun arkadaşlarımız da bizim yaşlarımıza yakın iki erkek kardeşti ki iyi karakter kıtlığından sürekli biri Batman, diğeri Robin olarak takılırdı.** Aramızda şöyle konuşmalar geçerdi oyun sırasında;
"Kemerimin içine sakladığım tel toka sayesinde kelepçeleri açıp kurtuldum, nihaha."
"Beni kandırabileceğini mi sandın, dinleme cihazı koymuştum evine."
"Beni yenemezsin!"
"Aslında sen onu böyle sanarken ben sana oyun oynamıştım da, o böyle değil şöyleydi."
Karizmayı resetlemeyi göze alarak dile getirdiğim bu dialogları tek kelimeyle niteleyeceğim; gerzekçe.
Hah işte, dün akşam Ezel'i izlerken de tam olarak bu duyguya kapıldım.
"Sana tamamen güveneceğimi mi sandın Eyşan?"
"Sen bizi kıstırmadın, biz seni köşeye sıkıştırdık Kenan."
"Oğlumu tehlikeye atacağımı nasıl düşünürsün?!"
"Beni yalnız bırakacağını sandın ama yalnız kalan sen oldun."
"Hepinizi bitireceğim!!!"
Yaa bi gidip çay koyun Allahasen. Senarist mi değiştirdiniz, sanatçı tıkanması mı yaşıyorsunuz n'apıyorsunuz bilmem de yeni aldığım dana kadar televizyon bile sizi izlenir kılamaz bu gidişle.
Bi' de Ezel'de ya "Şişmanlar, gözlüklü ve sivilceliler, orospular, zenciler ve gıcıklar ilk önce ölür." mottosunu uyguluyorlar ya da izleyiciler ölenlere pek üzülmesin diye gözden çıkarılan karakterler, öldürülmeden önce itinayla gıcıklaştırılıyor. İlk olarak bağırtkan çocuk Eren, sonra mıymıy "haniellerimiheptutacaktındahiçbırakmayacaktın" kızı Bahar, şimdi de elime geçse tokat manyağı yapacağım sümük gibi yapışkan "abimsin, abim değilsin, abimsin, abim değilsin" sorunlu ergeni Mert. Kalan karakterlerden en gıcığı şizofren taklitli buyurgan atarlı kötü adam Kaya sanki. Sana yol göründü tatlım!
* Ezel gerçek sesi için Wezel yaz, 6666'ya gönder.
** Oyunlarda bir şekilde hep kötü tarafın kazandığını belirtmeme gerek var mı?