Problem : Bir sabah ansızın ön alt dişinizin eti kıpkırmızı, şişkin ve dokununca kanar halde uyanmak.
Süreç : 1 gün beklemek. Ertesi gün ön üst dişinizin etinin de aynı Şebek götü haline gelmesi.
Teşhis : Google'a "diş eti şişmesi, kanaması" yazıp aratmak, gelen sonuçlardan "Diş eti iltihabı" olunduğuna karar vermek.
Aksiyon : İstanbul'da dişçiniz olmadığı için eşe dosta sormak, tavsiye istemek. Dentistanbul'u arayıp önce hala açık olduklarını teyit etmek, sonra randevu almaya çalışmak. 1 gün sonraya randevu verdiklerini duyunca telefonu kapamak.
Alternatif Arayışı : Genel Müdür'ün eşinin diş hekimi olduğunu hatırlamak, derhal kendisiyle ve şoförle görüşüp transferi organize etmek.
Çözüm : "Azcık daha kanayacak.", "Bitmek üzere, dayanın." çocuk telkinleri eşliğinde diş taşlarının kanırta kanırta ve kanata kanata temizlenmesi.
Sonuç : Altlarındaki o hain taşlardan kurtulmanın hemen akabinde inmeye başlayan şişlikler. Öküz gibi akan kanın üste başa bulaşması, halsizlik. Google'dan teşhis koymanın yersizliğinin farkedilişi.
Bu hikayeden çıkarılacak sonuç : "Ne kadar geç başlarsan kâr, bir kere yaptırınca bundan sonra hep yaptırman gerek." düsturu uyarınca bu yaşıma kadar uzak durduğum ve kaçabildiğim kadar kaçtığım diş taşı temizliği operasyonu çok kötü birşeymiş. Millet "Uff rezil birşey o." diye anlattığında gözünüzde canlandırdığınızdan çok daha kötü birşey. Siz siz olun, misvak mı yapıyorsunuz karbonat mı artık bilmem, 65 yaşına kadar kaçabilmeye çalışın. Ama günde 3 kere fırçalama, 1 kere diş ipi, 1 kere gargara anca 28 yaşına kadar idare ediyormuş bilesiniz.