30 Mayıs 2010

Tombik Tombik Hoop Tombik

Bildiğin faşist bir yazı yazacağım, başından uyarayım.
Eski arkadaşların yeni çekilmiş fotoğraflarına bakarken (Facebuk klasiği) farkettim; böyle şişko, bir şeye benzemeyen kızlar kendilerince önemli yerlere giderken giyinip süslenip makyaj yaptıklarında çok komik oluyorlar yahu. Tamam onlar da insan ama zaten gıdığın var, zaten benden bile pigmesin, ne bileyim çift çenen, gözlerinin altında Migros torbası kadar torbalar ve tabak gibi bir yüzün var. Suratını pudrayla bembeyaz yapıp kahverengi anne ruju sürmek, üstüne şifon gömlek ve içine askılı giyip ilk 2 düğmeyi açmak bütün bunların üzerine palyaço imajı oluyor, çok üzgünüm ama öyle.

28 Mayıs 2010

Sırt Çantalı Öğrenci

Altında taba rengi, ıslandığında içindeki herşeyi boyayan güderi kısmı olan Eastpak çantaları çok özlediğimi farketttim markafoni'deki Eastpak kampanyasını görünce. Herşey gibi onu da bozmuşlar, peh. Modernizasyon neden sürekli negatif tarafa doğru meyilli oluyor?

26 Mayıs 2010

Where is my mind?

Banka hesabım kredi kartıma bağlı olduğu için ayrıca bir bankamatik kartım yok. Bu 2 yıldır böyle. Alışmış olmam gerekirdi, değil mi?
E peki ATM'nin önünde para çekerken, cüzdanımdaki boş kredi kartı gözünü farkedip kalp krizi eşliğinde panik atak geçirmeler, telaştan cümle kuramamalar, hebele höbele'meler nedir?
Sonunda beyni resetledik, tebrikler.

4A

Yılbaşı değil, doğum günüm değil. Ama bir takım kararlar almak için bunu illa bir güne bağlamak gerekmiyor değil mi?
1. Aseksüel olmak.
2. Asosyal olmak.
3. Antipatik olmak.
4. Aldırmaz olmak.

Bence böylece hayat daha rahat olabilir.

21 Mayıs 2010

Müdür bu, buna çal!

Bir insan 20 cm arkasından gelen ve 4-5 ayrı bisiklet kornasının icra ettiği cehennem zillerine benzer korna senfonisini duymamış ve bu yüzden tepki vermiyor olabilir. İki insan için de aynı bahaneyi kullanabiliriz, hadi üç olsun. Ama ne kadar uğraşsam da haftasonu sahilde dolaşmaya (Yürümek değil, dolaşmak o yapılan eylem.) çıkan istisnasız her insansı yaşam formunun bu kadar vurdumduymaz oluşuna bir anlam veremiyorum. Arkandaki freni patlayıp güldür güldür gelen bir otobüs de olabilir a insan, dolaşma eylemi sırasında beyni standby'a almak nedendir ki?

Açık Kapı Festivali

Gazetede okuyunca hoş bir fikir dedim Açık Kapı Festivali için. Normalde gezmek, görmek imkanı bulamayacağımız; girmenin yasak ya da özel izinlere tabii olduğu tarihi mekanları görme imkanı yaratmak, festivalin amacı. Lakin sitelerine girip bir iki paragraf okuyunca üslubun lakayıtlığı beni organizasyon ve bunun kalitesi konusunda ciddi tereddütte bıraktı. Bir festival sitesinde şöyle bir dil kullanılabilir mi yahu?

...Aynı anda birden fazla yerde olma yeteneğiniz yoksa, birden fazla tura kayıt yaptırırken bunu dikkate alın. Listeler kontrol edilirken bu yeteneğe sahip olduğuna inanan ziyaretçiler kayıt oldukları tüm turlardan başkalarına yer açmak için silinebilirler.

Herkeş bildiğin kişisel blog yazıyor anasını satayım.

18 Mayıs 2010

Beware of the OÇT

Zaman : Cumartesi akşam 8.
Mekan : Ne yobaz, ne de E5 kenarı olmayan, gayrimüslim yoğunluğu fazla güzide bir semtimizin en işlek caddesi.
Kostüm : Dize kadar bordo trenchkot, yakadan alttaki siyah elbise görünüyor (trençkotun altında birşey yok fantağzisi başlamadan bitiyor), no dekolte, ayakta siyah yüksek ökçeler, topuz saç, kırmızı ruj.

Acele acele durdurduğu taksiye binen LSR, taksiciye "Dedeman Oteli'ne lütfen." der.

Taksici, aynadan bakarak konuşmaya başlar:
OÇT: Mesai yeni başladı herhalde.
LSR: Sizin mi?
OÇT: Yok, sizin.
LSR: Ne demek istiyorsunuz siz?!!!
OÇT, orospu çocuklarına yakışır bir biçimde yandan gülerek: Randevunuz var sanırım.
LSR, şok/basiret bağlanması/sinirden ve dumurdan kal gelme halinde: Düğüne gidiyorum!! Bu ne terbiyesizlik, ne cüret ya?!!
OÇT: Kusura bakmayın.

Öyle yok taksiye tek başına binmem, durak taksisi olmayana binmem, taksiye bindim mi plakasını anneme mesaj atarım gibi paranoyaklıklarım yok. Fakat 10 yıldır yaşadığım bu şehirde son 2 ayda başıma 2.orospu çocuğu taksici vakası da geldikten sonra sanırım böyle önlemlere gitmek gerekiyor diyorum. Aklıma edeyim ki basiret bağlanması arasında "Çek karakola!" diyemedim, gerçi bu sayede bir de çok muhtemel polis tacizinden mahrum kalabildim. Sokakta dolaşabilmek için yanımıza 10 yaşında da olsa bir erkek almamız gereken kısımlarına geldik mi romanın?

17 Mayıs 2010

İrezil

Biliyorum hassas bir konu, biliyorum bir Galatasaraylı olarak elin şeyiyle gerdeğe girmek yakışmaz, biliyorum çok yakın arkadaşlarımda hasta Fenerliler var ama sormadan edemeyeceğim; dünkü rezalet neydi öyle yahu?!?!

17.05.2010 @ Radikal :
Fenerbahçe-Trabzonspor maçında "Bursaspor berabere kaldı, Fenerbahçe şampiyon' anonsu yapan Hakan Bingöl adliyeye sevk edilirken Başkan Aziz Yıldırım'ın, skandala neden olan Hakan Bingöl'ü dövdüğü iddia edildi.

12 Mayıs 2010

Yaa bir yürü git!

Mezun olduğum üniversiteyi çok seviyorum fakat oradan mezun olan ve "Boğaziçili" alt kimliği altında bir şekilde toplaştırılan herkese aynı sempatiyi duyduğumu söyleyemeyeceğim. Yine de alakalı alakasız her konuda, "Boğaziçililer de böyle yapıyormuş/söylüyormuş, öyle duydum." misali dübürden uydurma bok atmalardan bana fenalık geldi. Hiçbir Boğaziçili daşak geçmek dışında Canpare isimli bisküviyi Kenpeyr diye okumaz, lütfen bu kadar da abartmayın, illa kötüleyecekseniz ne bileyim kapitalist duruşundan, mezunlarının kendilerini bir halt sanmasından, Türkçe konuşurken araya İngilizce sözcük sokuşturma gıcıklığından bahsedin de "Yaa bir yürü git." tepkisinden başkasını hakedin. Bakın rica ediyorum.

9 Mayıs 2010

You are Mine.

7 Mayıs 2010

Neden 3?

Dün gece IKSV'nin yeni binasında konser veren Secret Chiefs 3 isimli kukuletalı grupla ilgili iki adet temennim var:
1. Birileri bu adamcağızlara birer bağlama hediye etsin. Elektro gitarla oyun havası çalmaya çalışmak zor iş.
2. Yapımcı ve besteci olan, aynı zamanda grubun kurucusu Trey Spruance'nin ablası Perwoll Siyah Sihir kullansın. Herkesin cüppesi siyahken adamınkinin rengi atmıştı, yazık lan.

Başlıktaki sorunun cevabını ve 1. ile 2. şubenin nerede olduğunu ise inanın bilmiyorum.

6 Mayıs 2010

Dialog

Sıradan bir ofis günü. Sekreterle aramızdaki sıradan bir dialog:

- X Bey'i kaybettik. (Bulamıyorum manasında.)
- Boşluktadır belki. (Yangın merdiveni boşluğu manasında.)

Hıdrellez

Romanların eğlence kültürünü severim. Dilek tutmaktır, fal baktırmaktır bu tarz umut tacirliğini severim. Açık havayı, çimleri severim. Dansetmeyi, daha amiyane tabirle oynamayı severim. İçmeyi, eğlenmeyi, kalabalıkla cozutmayı severim. İşbu sebeplerle, dün Ahırkapı'ya Hıdrellez Şenlikleri'ndeydim. 2 yıl önceki etkinlikte yaşadığımız sokak arasında ezilme korkusunun aksine bir üniversite şenliği havasında çayır çimene yayılım söz konusuydu ki başka "Eğlenemeyeceğiz herhalde." dediysek de sonradan bildiğin eğlendik. Efes standından tef kalmamıştı ona gıcık olduk bi' tek. Yeterli sayıda tuvalet, bir dolu kafayı sokup fotoğraf çektirmelik stand, ortada dolanan ve peşlerinden davulcunun tabiriyle sürüklendiğimiz çalgıcı çengici, 1001 tip insan iyiydi de o dönüş çilesi yok mu Ahhh!!! Tramvayda yer olmadığı ve yoldan geçen her 10 arabadan 8'i ticari taksi olmasına rağmen hiçbiri boş olmadığı için Ahırkapı'dan Sirkeci'ye kadar yürüdük, orda şans eseri sığışabildiğimiz bir tramvaya denk geldik de Kabataş'a ulaşabildik, Kabataş'ta bir yarım saat taksi beklemecesi daha, sonunda 2 saate yakın bir sürede Ahırkapı'dan Taksim'e geldik. Taksicinin söylediğine göre 100,000 kişi Ahırkapı'daymış dün akşam. Bir sonraki seneye yanımızda getireceklerimizin listesini yaptık biz de;
1. Piknik sepeti
2. Birkaç şişe şarap ve kanyak
3. Lazımlık
4. Lazımlığın çevresine germeye 2 adet plaj havlusu
5. Serip üstüne oturmalık bir yaygı
6. "Canııımm burda kaldık eve ulaşamıyoruz çok zor durumdayız" dediğimizde gelip arabasıyla bizi alacak İstanbul'un çeşitli bölgelerinde yaşayan bir miktar bize hasta arkadaş.

Yalnız en son ateşin üzerinden atlarken dilek tutmadığımı farkettiğim salise bir anda aklımdan geçirdiğim "Para pul" dileği de ne kadar materyalist bir insana dönüştüğümü göstermiyor mu?

5 Mayıs 2010

Hak hukuk

Dün gece arabasına bindiğim taksici klasik "Bütün taksiciler üçkağıtçı, bir ben namusluyum." konulu tiradını atarken zamanında Cevahir Oteli'nin önünden aldığı İngiliz bir müşteriyi, otel görevlilerin götürürse karşılığında €100 alacağını söylediği balık restoranına değil de kendi tanıdığı bir yere götürdüğünü anlattı. Burada birlikte balık yedikten sonra adamı otele geri getirdiğinde taksi hesabının üzerine 65 TL tutan balık parasını da ekleyip €100 hesap çıkardığında adamın kendisine €500 uzatıp "Ben çok iyi Türkçe biliyorum aslında, diğer taksiciler beni anlaştıkları yerlere götürüp €750 hesap ödetiyorlar, balık da harikaydı, bu para sana helal." komplikeliğinde ve Türklüğünde cümleler kurduğunu söylediğinde bende birşeyler koptu. Ama asıl kopuş, taksicinin adamın neden kazıklandığını bile bile bu parayı ödemeye devam ettiğini önce bana sorup akabinde cevabını kendisi verdiğinde yaşandı:
"Bunlar gavur ya, bunların hakkını alınca öte dünyada helalleşemiyorsun. Onların günahını da alıp direk cehenneme gidiyorsun. Onlar da bunu bildiğinden haklarını yediriyorlar."
Herkeş bir Dan Brown olmuş haberimiz yok.

İadeli Taahhütlü Mektup

Sevgili Eyyamyallahjöküz,

Kırk yılın başı bir Londra'ya gideyim dedim. Duyduğuma göre püskürtüğün yüzünden İngiltere'deki uçuşlar gene iptal olmuş. Kibarca ifade etmem gerekirse senin kraterinin orta yerine ş'apayım. Seni akla ve nizama davet ediyor, 190 yılda bütün biriktirdiklerini na bugün boşaltıp benim gitmeme yakın başka bir arıza çıkarmamanı temenni ediyorum. Aksi takdirde yanardağlar kapatılsın diye Facebok'ta grup açıp bunu diyen en az 500 milyon kişi toplayacağım.

Sevgiler,

LSR

2 Mayıs 2010

Fikrim geldi!!!

Spor salonunun sıkışık zamanlarında, koşu bandı ya da diğer aletlerde sıra beklemek zorunda kaldığımda, insanların kaçar dakikası kaldığına bakıp ona göre kimin arkasında bekleyeceğime karar veriyorum. Ayrı sistemin otobüslere, metrolarda, metrobüste de uygulanmasının harküleyt olacağı geldi aklıma bugün. Şöyle ki; koltuğa oturan yolcu hangi durakta ineceğini önündeki ekrana tuşlasa, buna göre koltuğun tepesinde oranın hangi durakta boşalacağı bilgisi görünse, araca yeni binen insanlar da bu bilgiye göre kimin yamacında bekleyeceğine karar verse, hoş olmaz mıydı??