geçen hafta bursa'daydım. haftaya gene bursa'dayım. şurdan kısaca söyleyebilirim ki bursa iğrenç bir yer. gitmeyin, gittirilmeyin. fabrikası bursa'da olan bir işe girmeyin. bursa'da oturan müsakbel kaynananızın ordan taşınmasını sağlayın (bu farazi birşey tabii). velhasıl kelam, neden bu kadar gıcık oldum yeşil şehir bursa'ya? hemen açıklayalım gerçekleri:
efenim ben hayatımda bu kadar, tabiri caizse, taş hatunu sokakta bir arada yürürken görmedim. bu ne rezalettir yahu! kıyafetler inanılmaz, fakat bir tek göbek dekoltesi hayatlarında görmemiş olacaklar ki bilmemkaç yüz çift göz kısa t-shirt'ümün kenarlarında dolaştı durdu. ve tabii ki evrensel gerçek olan güzel kadınların çirkin erkeklerle beraber olması kuralı bozulmuyor, bunca afet-i devran yanında sokaklar maymun adamlardan geçilmiyor! sanırım bursa'lı taş hatunlarımız da kendilerine yakıştıramıyorlar bu adamları ama elimizde bunlar var napalım diyorlar ki sokakta toplasan 100 çiftten ancak 2 tanesi el ele. göster ama elletme gibi bir durum mudur nedir anlayamadım ki... (söz meclisten dışarı, belki de göreceli olrak bunca güzel yaratık yanında tipsiz kalıyodur bu adamcağızlar ya da o gün dışarıya sadece çirkinlerin çıkası gelmiştir ya da öyle birşey işte.. :p )
peki bu kadar sarışın, açık kumral, mavi-yeşil-ela gözlü, ince belli, küçük popolu, uzun boylu hatun bu güzide anadolu şehrinde ne arıyor?? üstelik de taşlı gözlükler, kırmızı rugan pabuçlar, fosforlu renkte body'ler gibi ayrıntıları üzerlerinden hiç düşürmeyerek adeta "bende rusluk var yahu ezelden" diyorlar?? zihnimizde oluşan bunca soru üzerine hemen gözümüzü belediye otobüslerinin arkalarına çeviriyoruz; o da ne?
"bulgaristan'a aktarmasız seferberlerimiz başlamıştır!!"
bunlar göçmen yahu!! şehir göçmen dolu. biri gelmiş yerleşmiş herhalde şansına, sonra bakmış etraf yeşil, cami filan var bolca, amcasını da çağırmış. gelen amca yanında baldız, bacanak ne bulursa toplamış getirmiş. bu gelenlerden gelenler olmuş, olmuş da olmuş yani. ne olmuş sonunda, gökten üç elma düşmüş. biri sarışına biri kumrala biri de kızıla (en güzel elma kızıla ha)
Bkz. Bursa Bölge Devlet Senfoni Orkestrası. Sizce de savımı desteklemiyor mu??
2 yorum:
Kızım Bursa'yı bırak, Marmaris'i anlat sen bana. Bu arada yakında Türkü Türkü Türkiyem tadında bir programa başlarsın artık, bu ne gezmek. Ben de bol bol baktım gökyüzüne ama bi tane bile leylek göremedim havada.
çocukluk hayalimdi bu. lonely planet'çılara hem bayılır hem gıcık olurdum. şu an kendime gıcık oluyorum neden en azından denemiyorsun diye. öyle işte...
Yorum Gönder