22 Kasım 2007

Moodest

7'yi 20 geçiyordu evden çıktığımda. Çantaların birinden en sonunda bulabildiğim mp3 playerımı taktım kulaklarıma. En son sen kullandığın için içinde ne var bilmeden bastım play tuşuna. Birkaç folder atladıktan sonra çıktı "In the Mood for Love" karşıma.
Hava buz gibiydi ya, gözlerimi yaşartan şey rüzgar mıydı yoksa şu salak duygusallık denen şey mi bilemedim. Bu aralar fazla mı mood'dayım, yoksa iş sadece kendimi buna inandırmaktan mı ibaret bilemedim. Love için mood gerekli midir, yoksa o mood-proof mudur onu da bilemedim. Keman sesi inceden işe işlerken buz gibi rüzgara karşı görüşüm bulanık bulanık servise koştum. Kapıyı açınca stop'a bastım. Hepsi bitti.


Hiç yorum yok: