Dayanamadım sonunda gittim 3 günlük rapor aldım. Fakat
Film Festivali başladığı için evde yatmak gibi bir lüksüm yok. Tam 14 filmim var ki dün birine gittim, kaldı 13. Yine de 10'da uyanmak leziz şey.
Dün
Into the Wild'ın galasına gittik. Elbette ki 15 YTL vererek gala bileti almadım, zira beleşçi bir kişiliğe yakışmazdı bu. Canım arkadaşım Barzo davetiyelerinden birinde bana da yer verdi de elimi cebime atmadan yaklaşık 3 saatlik filmi izleyebildim. Önümde oturan adamın kafası Homer Simpson'ınkine benziyordu, bu yüzden filmden boynum tutulmuş ve ekranın alt kısmını göreyim diye Barzo'mla akraba olmuş şekilde çıktım, Allahtan yabancı değil.
Şimdi filmi izleyen vardır, izlemeyen vardır küfür yemiyim bu hasta halimle diye spoiler vermeyeceğim. Yalnız filmin ana fikirlerini buraya özetlemek istiyorum:
1.Yabana piknik dışında gidilmez.
2.Hipiler çok şeker insanlardır.
3.18 yaşın altındakilerle sevişilmez.
4.Her bulduğun otu yemeyeceksin.
5.Yiyemeyeceğin şeyin altına girmeyeceksin.
6.Amerikan parası kutsaldır. Ona kötü davranan taş olur.
7.Acı insanları birbirine yaklaştırır.
8.Amerikadaki evsizlerle ilgilenen Sosyal Servis görevlileri çok tatlı yaratılıştadır.
9.Amerikalının "dünyayı dolaşmak"tan anladığı önce Amerika kıtasının batısına gitmek, sonra güneye inmek, sonra da kuzeye çıkmaktır. Zira dünya Amerika'dan ibarettir.
10.Sevgi paylaştıkça çoğalır.
11.Cesaret, salaklıkla karıştırılmamalıdır.
Gerçek bir hikayeden esin alan bir kitaptan uyarlanan bu filmin sonunda, esin kaynağı kahramanın kendi makinesinde buldukları bir resme de yer veriyorlar:
Bu da filmden bir kare, oldukça benzetmişler ha?
Hasta biri olarak dinlenmeye geçiyorum şimdi. Erkekim de bana bakmaya geliyor. DND ;)