Mezun olduğum üniversiteyi çok seviyorum fakat oradan mezun olan ve "Boğaziçili" alt kimliği altında bir şekilde toplaştırılan herkese aynı sempatiyi duyduğumu söyleyemeyeceğim. Yine de alakalı alakasız her konuda, "Boğaziçililer de böyle yapıyormuş/söylüyormuş, öyle duydum." misali dübürden uydurma bok atmalardan bana fenalık geldi. Hiçbir Boğaziçili daşak geçmek dışında Canpare isimli bisküviyi
Kenpeyr diye okumaz, lütfen bu kadar da abartmayın, illa kötüleyecekseniz ne bileyim kapitalist duruşundan, mezunlarının kendilerini bir halt sanmasından, Türkçe konuşurken araya İngilizce sözcük sokuşturma gıcıklığından bahsedin de "Yaa bir yürü git." tepkisinden başkasını hakedin. Bakın rica ediyorum.
27 yorum:
:lol: kenpeyr demedim ben hiç, diyeni de görmedim, bu süpermiş :p ben bir b.ü. mezunu olarak konuşayım, ben zaten insanlar niye gözlerinde büyütüyorlar anlamış değilim, şahsen keşke okumasaydım o aptal okulda diyorum. hocaların hırsları, cahillikleri (evet), nasıl prof olduğu bilinmediği gibi, 20 kişilik sınıfta kimseye AA vermeme mallıkları yüzünden görece düşük ortalamamla (hintli ve çinlilerin 4.0 ortalamalarıyla yarışamadım tabii) amerikadaki okullardan reddedilen bir insanım.
boğaziçi diyince aklıma ilk kargo'nun şarkısı geldiğinden gerisi üstünde hiç... kampüsten güzel o şarkı valla bak...
ayır bizi boğaziçi
kurtar bizi boğulmadan
Ben bizim oraya Pengaltı diyeni duydum ama Boğaziçili değildi :)
Aslında tüm dünyada olan bir şovenizm durumu bu, üniversiteler arasında olması tarafımca kabul görürken fakülteler arasında yaşananı anlamsız ve komik bulmuşumdur hep ama asıl kenpeyr'e güldüm, çok yaşa...
Sevgiyle...
Aaaaa Boğaziçililer Canpare'ye kenpeyr mı diyormuş :P
Geçenlerde badminton turnuvası için bizim okula gelmişti sizden birileri de, küçümseye küçümseye bir hal oldular mübarekler saray erkanı sanki, çimlerimize basmaya utanıyor gibilerdi.. valla ben bilmem :))
Lisedeydim. Atakule'nin orada bir duvara sevgilisinin ismini yazmış. Sevgilisi 'Hatice'. Kalabalık bir arkadaş grubuyla oradan geçerken o yazıyı hatays diye okudum. Bi de ekledim. "Yanlış yazmış salak !" Boğaziçiyle alakam sadece köprüsünden geçmemdir.
Marjo dışı seni içi beni yakar durumu var BoUn'da zaten. Bir imajımız kalmış, onla idare ediliyor ne zamandır. Benim amacım Boğaziçi'ni ya da Boğaziçilileri korumak değil ama, bir dolu manyak var da işte pok atarken de azcık gerçekçi olmak gerek.
Varol güzel şarkıydı hakkaten ya. Ama kampüsten güzel olamaz ;)
turumcu, aksandan mı acep? "Adaya gidooruuz"
Sıradan bir Sazan, bak mesela bizim okul içinde mühendisler biz İşletmecileri hiç sevmez, "Eşek bağlasan mezun olur" derler de biz bu hasetin onlar lab.larda sabahlarken çimlerde yatmamızdan kaynaklandığını bilir de susardık :)
Ceren var öyle burnu Kaf Dağı'nda tipler bolcana. Ben hiç haz etmiyorum, siz de etmeyin, kovun hatta bir de dövün gerçek dünyaya dönsünler:p
Days Are Longer, ne desem sakıncalı olabilir şimdi ya :D Lisedeki İngilizce ders saati fazlalığından olabilir desem? :D
Ne kadar incesiniz efendim :) daha ağır gerçekleri duymaya hazırlamıştım kendimi..
bogaziciliyim die "hekmin" ne demek sorusuna maruz kaldim. yazilisini sorunca raki sisesini gosterdiler... "hacmen %45 alkol." o tarih bu tarih okulun adini azima almam.
Days Are Longer hepimizin başına gelebilir yahu :D
gp maksimov bunu soranların menşeini bilmem lazım tepki verebilmek için :p
@lasantaroja senden benden turk tipler iste...
Valla ben B.içililerle ilgili o kadar yorum yapıldığını duymadım...Üzülmesin yani B.içililer. Oxford'lularla ilgili, Harvardlı'larla ilgili konuşuluyor ama zaten kimsenin (en azından artık) B.içini ve öğrencilerini konuştuğu yok:) Hele ki Bilkent, Koç ve Sabancı gibi üni.lerin yükselişinden sonra. Ey B.içililer, içinizi ferah tutun:D Tabii ingilizce eğitim veren tek üniversitenin de sizin ki olmadığı da çok önemli ve ayrı bir nokta.
Kenpeyr süpermiş ayrıca:)))
Sevgiler,
Aslı
gp maksimov o zaman diyorum ki; yaa bi' yürüsünler gitsinler!!!
~olive~, ne iyi ettin de biz "B.içililer"e aslında bir bok olmadığımızı hatırlattın be canım. (O noktayı yazana kadar -oğaz da yazılırdı kolayca da ismi telaffuzda bile bir imtina var.) Oysa Kaf Dağı'nın tepesinde ne de rahat rahat kenpeyrimizi yiyip diğer sıradan insanlara "Muhahaha" hain gülüşümüzü atıyorduk. Sen Bilkent'li misin, Koç'lu mu, Sabancı'lı mı bakalım? Bir de her ki ayrı yazılmaz.
Merhaba,
Tamamen espriyle yazılmış bir yazıydı, neden bu şekilde cevap verdiniz anlamadım ve gerçekten üzüldüm. Yazarken hırsla değil, gülümseyerek yazmıştım. Ayrıca belirtmeliyim Kİ, Boğaziçi'nden mezun olan onlarca arkadaşım ve yakın akrabam var. Yani sadece bu sebepten bile kötü niyetle yazmış olamam. Ayrıca ben size "siz" diye hitap etmişken, niye canım, be ve sen şeklinde bir hitabı hakettiğimi de anlayabilmiş değilim.
Her ki'nin ayrı yazılmadığını emin olun çok iyi biliyorum, sadece hızlı bir şekilde blog yorumu yazarken dikkat etmemişim, sanırım beni cahil, Türkçe'den bile haberi olmayan biri sandınız:) Hayır değilim, Türkçe'm mükemmele yakındır ve toplamda 6 yabancı dili gelişmiş seviyede kullanıyorum. Bir de Boğaziçi yerine B.içi yazmanın da Türkçe veya tavır açısından bir sorun teşkil ettiğini de düşünmüyorum.(Bu savunmayı inanılmaz saldırgan bir dilde cevap yazdığınız için yapmak durumunda hissettim.)
Hımmm, sorunuza gelince... Yazımın içinde geçen okullardan birinde doktora yapıyorum; master'ımı da aynı okulda tamamladım. Ama kesinlikle Bilkent, Koç veya Sabancı'da değil. Yani kompleks yapıp böyle bir yazı yazmış olmam söz konusu bile olamaz...
Söylediğim gibi asla kötü niyetle yazılmış bir yazı değildi, yanlış anlaşılmaya sebebiyet verdiğim için üzgünüm çünkü yazılarınızı gerçekten çok severek takip ediyorum. Boğaziçilileri de çok severim ve yakıştırılan hiç bir kötü imajı haketmediklerini düşünürüm!
(Samimi ve içten) Sevgilerimle,
Aslı
birbirinizi üzmeyin 3 günlük dünya :))
:) Yok zaten ben de öyle bir niyetim olmadığını belirtmek istemiştim :) Aynen katılıyorum yani Ceren Hanım, ben bu bloğu takip ettiğim için bir samimiyet duyup şaka yaptım ama şapşallığım tutup unuttum ki blog sahibesi beni tanımıyor, tarzımı ve tavrımı nereden bilsin doğal olarak:)
Sevgiler,
Aslı
~olive~, yazından anladığımla senin anlatmak istediğin farklıymış, nesnesiz tepki vermiş oldum demek ki kusura bakma. yaram var herhalde bu konuda ki direk savunmayı aşıp saldırıya geçiyorum. klasik "boğaziçili" yakıştırmasından hiç haz etmediğim fakat sürekli karşıma çıktığından olsa gerek. sen, siz kullanımına gelince; hergün o kadar çok "siz" diyorum ki bari burda bu resmiyet ve saray ağzından kurtulayım diyorum. dikkat edersen siz diye hitap ettiğim kimse olmamıştır yorumlarda, saldırgan bir kullanım değil yani. Bunun dışındaki tutumumun saldırganlığı konusunda ise birşey diyemeyeceğim, zira aşikar :p kusura bakma tekrar.
cerenkıral, üzüntü yok bu blogda! :D azcık saman alevi bolluğu olabilir ama ;)
önce istanbul üniversitesi vardı...
sanskritçe dahil 14 dil bildiğim için kimseden özür dileyecek de değilim!
Rica ederim, yanlış anlaşılmaya meyil verdiğim için ben özür dilerim! Çok iyi anlıyorum, ama söylediğim gibi bu tür genellemelere hiç inanmam; bu şekilde davranan bir kişi görüp Boğaziçi'li olduğunu öğrenip etiketliyorlar. Bizim milletin genel huyu zaten; şu memleketliler şöyle, bu okulda okuyanlar öyle, şuradan giyinenler böyledir. Hepsi yanlış aslında..
"Siz" konusunda haklısınız, ben de gündelik hayatımda çok fazla "sen" dediğim için "siz"e özeniyorum sanırım, hehe:P Bitmek bilmeyen öğrencilik sağolsun:))
Not: Sanskritçeyi mutlaka listeme aldım, Volkan Bey'e ilham verdiği için teşekkürlerimle.
Sevgiler:)
Aslı
Varol sen zaten bir başkasın kuşum, bu kadar İstanbul Üniversiteli varken sana bu konuda dalaşacak da değilim :p Dalaşsam Fener konusunda yapardım kehkeh
~olive~, tatlıya bağladık sonunda neyse ki :) Varol'a yakıştırdığın isim de beni epeyce güldürdü hani, saol :D
:)) evet kesinlikle, tatlıya bağlandığına çok sevindim. Aslında yazılarınızı okuyunca; olaylara verdiğiniz tepkilerin benzerlerini veriyorum (herşeye laf eden teyze yazısı aklıma geldi, bu konuda oldukça komik anılarım var da:D) ve bu açıdan bakınca da aslında iki taraflı saman alevi durumu olması, bu benzerlik açısından da çok normal oldu, hehe:)) Bir de sanal alemlerin yanlış anlaşılmaya fazlasıyla müsait yapısı var tabii:)
Sankritçe konusunda valla neden olmasın diyorum, bugüne bugün kendi kendine sırf eğlence olsun diye Macarca öğrenmeye çalışmış bir insanım:D (sesli söyleyince garip geliyor hakikaten kulağa, Allah bana akıl fikir versin:)))
Sevgilerimle,
Aslı:)
İki cambazı bir ipte oynatabildik bu sefer o halde :D Bir de benim "Bu blog benim çiftliğim, istediğim atı istediğim şekilde koşturabilirim." tavrım var tabii bunda etken.
Bana İngilizceyle İspanyolca yetti valla, şu saatten sonra oturup ders çalıştığımı hayal bile edemiyorum. Yetenek ve zevk meselesi herhalde :)
Evet kesinlikle:D
Tavrınız yanlış değil ki, blog sizin blogunuz sonuçta:)Süper birşey insanın böyle bir alanının olması! Bende böyle tembel olmasam da açsam...:(
Hehe, aslında daha çok zevk, yetenek dilden dile değişiyor, Arapçaya başlamıştım, çok ta sevdim, ama ne zaman ki hocamız alfabeyi (soldan sağa okuma yetim gelişmemiş:))haftaya ezberlemiş olacaksınız dedi, olay yerinden tüydüm:)))
Aslı
Blog iyidir, tavsiye eder seni de aramızda görmeyi umarım :)
sevgibocukleri.blogspot.com
bu güzel, ahenkli, 7 renkli, ural-altay dil grupları dahil 17 dilli ama aslında sadece sevginin diliyle oluşturduğunuz namütenahi sohbetiniz için size blog açtım... yalnız yanlış tuşa bastım artık her şey moğolca o yüzden geri giremiyorum.
aslını inkar eden volkan.
Blogcuların ve blogların dostu Varol Döken, çok düşüncelisin :D Ama hakettim dolayısıyla sesimi çıkaracak değilim ehehehe
Yorum Gönder