26 Şubat 2010

Bebelerim Olmadan Asla

Clementine'in bir yazısını okurken geldi aklıma. O küçükken düşünürmüş böyle şeyleri de benim pek küçüklük yanım kalmasa da geliyor arada böyle şeyler aklıma. Evde bir yangın çıksa, ne bileyim deprem olsa, devlet dairelerindeki "Önce kurtarılacak" etiketli dolaplar misali, ilk neyi alıp fırlarım dışarıya?
Benim cevabım belli; Üzüm ve Mina. Ama o kadar kolay kurtulamıyorum kendi elimden: Nasıl? İkisinin ayrı ayrı çantalarını bul, çıkar, kapılarını kapat, ı-ıh uğraşamam. O zaman Üzüm'ü case'e koyup Mina'yı kucağıma alırım. Peki neden? Çünkü Üzüm'ü zapdetmek daha zor. Bu ikisi yüzünden kasada dura kıymetli evraklarım, devlet tahvillerim, külçe külçe altınlarım, karat karat pırlantalarım yanıp bitip kül olacak :p

Alkazar düştü

26.02.2010 @Radikal:

1994 yılından bu yana, özellikle sanatsal kaygılarla çekilen nitelikli filmleri sinemaseverlerle buluşturan, kurucu ortakları arasında Onat Kutlar’ın da olduğu Alkazar Sineması, uzun süredir yaşadığı maddi zorluklar nedeniyle 1 Mart’ta kapılarına kilit vuruyor. Bilindiği gibi İstanbul Film Festivali’nin vazgeçilmez mekânı tarihi Beyoğlu Emek Sineması, bir süredir kapalı. Beyoğlu Sineması da bir süredir maddi zorluklar yaşıyor. Böyle giderse günümüz piyasa koşulları karşısında yakında adı sinemayla özdeşleşen Beyoğlu’nda sinema salonu kalmayacak.

Alkazar’ın yönetimi adına açıklama yapan Adalet Dinamit, daha fazla dayanamayıp sinemayı kapatmak zorunda kaldıkları için izleyicilerden özür diledi.

Netten film indirmekten ben kendimi suçlu hissediyorum da öküzler gibi para kazanan aktör ve aktrisler, 1 koy 10 al'a alışık yapımcılar, haybeden cebi dolduran dağıtımcılar hiiç gocunmuyorlar. Ha bir de sinemanın McDonalds'ı Fitaş.

Bütün Kötülüklerin Anası

26.02.2010 @Radikal:

Bolu'nun Dörtdivan İlçesi'nde bulunan Çok Programlı Lisesi'nin lojmanlarına alkollü gelen 3 kadın öğretmen, lojmandan çıkarıldı. Bunun üzerine sözleşmeli olarak çalışan öğretmenler istifa etti. Bolu İl Milli Eğitim Müdürü Recep Sezer, Dörtdivan'ın küçük bir yer olduğunu, öğretmenlerin dedikodu çıkmaması için lojmandan çıkartıldıklarını söyledi.

...Sezer, Dörtdivan’ın küçük bir yer olduğunu, dedikodu yayılabileceğini söyleyerek, “Her insanın hatası olur. Yanlış anlaşılacak bir durum olmuş. Şuyuu vukuundan beter biliyorsun bazı şeylerin duyulmasının. Bu kez de iş ‘Siz niye zamanında tedbir almadınız’ durumuna dönüşür. Dedikodu çıkması bile kötü. Bu öğretmenlik mesleği öyle bir şey ki dedikoduya mahal vermeyecek, her şeyine dikkat edecek. Konuşmasına, çevreyle ilişkisine dikkat edecek. Onlar gelsinler, ben onları burada merkezde değerlendiririm. Hem onları çağırıp konuşurum, hem kulaklarını çekerim, hem de görev veririm” diye konuştu.

Adam hala kaş yapayım derken göz çıkarmaya devam ediyor, "halden anlayan" müdür olarak görünmeye çalışırken evinde içki içmeyi hata olarak nitelendiriyor. Bu olayların vuku bulduğu yer de Bolu, öyle eski mimlilerden Konya filan değil. (Aç parantez Konya da ayrı bir yazı dizisi konusu olur herhalde Türkiye'de en mimli bağnazken en çok alkol tüketen il olması sebebiyle) Korkutucu olan artık yaptıklarını hiç saklama, gizleme gereği de duymadan iyice ellerini altlarına salmaları. Umutsuz olduğumun bile farkına varamayacak kadar umutsuzum.

25 Şubat 2010

Tuu'yu beğenmeyene Yuh'umuz var

25.02.2010 @Radikal:

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç basına yönelik "tuu size" sözlerinin sonra kendisine tepki gösteren ÇGD Başkanı Ahmet Abakay arasında şimdide de "Yuuh" polemiği başladı.
Meclis’te milletvekili kulisinde Arınç’ın yanına yaklaşarak kendisini tanıtan Abakay, "Efendim ben sizin tanımadığınız ÇGD Başkanı Ahmet Abakay’ım" dedi. Bunun üzerine Arınç, "Biliyorum, ben bunları mahsustan söyledim Sizi tanıyorum. Siz bana hiç hayırlı olsun ziyaretine gelmediniz. Dernek olarak ne Meclis Başkanlığı dönemimde, ne de Bakanlığım sırasında. Siz ne biçim derneksiniz. Tabi ki geleceksiniz, ziyaret edeceksiniz" sözleriyle karşılık verdi. Arınç ve Abakay arasındaki tartışma şöyle gelişti: 
Abakay, "Biz prensip olarak bakanlıklara bakanlara pek gitmeyiz. Üstelik basına ‘tuu’ diyen birisine hiç gitmeyiz." 
Arınç, "O zaman tuu dedim, şimdi yuuh diyorum o zaman gelirsiniz." 
Abakay, "Biz sizi ziyaret etmek zorunda değiliz." 
Arınç, "Siz CHP’ye gidersiniz ama?

Bu kadar terbiyesiz, küstah, seviyesiz ve laubali bir adamın Başbakan Yardımcısı sıfatıyla "bizi yönetenler" içinde olması kanıma dokunuyor yemin ediyorum. Sinirleniyorum, asabım bozuluyor ama adam bir türlü susmak bilmiyor. Radikal toparlamış bir Best of Arınç yapmış, sinirleriniz kuvvetliyse okuyun yoksa hiç ilişmeyin. Sabah sabah göç etme planları kurdurtuyorsunuz insana...

24 Şubat 2010

Barnak

Dave Clark, seni tanımam etmem ama LeCool'la gelen haberine göre sana "The Baron of Techno" diyorlarmış. Müziğine birşey demeyeceğim şimdi, belki başka zaman da o fotoğrafına hazırladığım lafları etmeden de valla bırakmam. Eğer İstanbul'a geldiğinde de DJ kabininden o orta parmak çıkarılıp poz verilirse Allah senin belanı versin. Sanki Vanilla Ice'sın aq, yaşın kaç, hangi zaman diliminde/nerde yaşıyorsun da hala böyle pozlar veriyorsun?! Bu mudur senin cool'luktan ödün vermeden poz verme anlayışın? İrezil.

Hepi Börtdey!

Süt Kutusu 1 yaşında!
6 yaşına geldim dün geceki gibi şaşalı bir kutlama yapamadım, beceriyim de bal yiyim, o arada siz de kutuyu tepenize dikin. Ballı değil ama baldan datlı.

No to İşletme

İlkokuldayken "Büyüyünce ne olacaksın bakıyım sen?" klişe sorusuna "Çocuk Doktoru" cevabını veren sivri zekalardandım ben. Orta okulda bu önce Tekstil Mühendisi'ne, sonra da Bilgisayar Mühendisi'ne dönüştü. Ekonominin ve para kaynağının gidişatının takibi konusunda hakkımı yemeyin yalnız. Kapitalistlik geni diye birşey var herhalde. Lise 1'de İşletme dedim, pazarlamacı olup kolay yoldan yolumu bulurum dedim, dediğimi de yaptım. Ve fekat şöyle de sıkıntılarım var ki;
Birisi "Mesleğiniz nedir?" dediğinde kitlenip kalıyorum!!! İşletmeci desen, Açıköğretimde Turizm-Otelcilik okuyanı da, Tekel bayii sahibi de, esnaf lokantasında kasada duran patronun oğlu da "İşletmeciyim, yarışmacı arkadaşlara başarılar dilerim"de. Pazarlamacı desen, güzel halkımın pazarlamacı anlayışı Güven Pazarlama'da çakılı kaldığından "Ama tencere tava satmayanından" diye eklemek gerekiyor. Marketing desen "Bok Boğaziçili, İngilizce katmasa olmaz araya" yaftası yapışıyor anında. Allahtan formlarda Yönetici diye bir madde var artık da fazla detay gerekmiyorsa yüzeysel geçiyoruz.
İkincisi işin icra merkezi konusundaki kısıtlama. Bir öğretmen olsan, bir doktor, bir tesisatçı, efenim bir emlakçı ya da manav; ülkenin herhangi bir yerinde çalışma imkanın var. Altın bileziğini takmışsın ya koluna, zanaatini her yerde icra edebilirsin. Ben, on the other hand; İstanbul, hadi belki Ankara, hadi az daha zorlasam İzmir dışında bir yerde ekmek yiyemem zira şirketlerin genel merkezlerinde konumlanmam gerekiyor. "Başımı alıp Bodrum'a taşınacağım Kenan, mesleğimi de orada icra edeceğim" diyemiyorum. Her yerde yapılan meslek istiyorum!!!
Üçüncüsü anneannemin ÖSS sonuçları geldiğinde verdiği "Öğretmenliği, hemşireliği filan tutmuyor muydu puanın? N'apalım, bu da iyi" tepkisinde gizli. İstisnasız her okulda minimum 1 İşletme bölümü olduğundan kelli (Bunun İngilizcesi, Türkçesi, Almancası ayrı ayrı bazılarında) İşletme mezunu olmak lise mezunu olmakla bir tutulacak neredeyse. 3.nesil Alamancıların ülkeye dönüşünden sonra Call Center'larda Almanca bilen eleman ihtiyacı nasıl gırtlağa kadar dolduysa İşletme mezunu ihtiyacı da o şekilde, biz kaç kişiyiz desem Facebok'ta 500,000,000 üyeli bir grup kurabilirim muhtemelen. Ee nerede çokluk, orada pislik, orada bir sıradanlaşma, bir "under estimation", bir "Daha iyisi yok muydu bunun" küçümsemesi.
Dördüncüsü, lafım siz möhendizlere!!! Güre güre teknik okullarda okuyup üstüne parayı bastırıp MBA yapınca bizim önümüze geçiyorsunuz ya, Allah yarattı demiycem vurucam ağzınızın ortasına! Bir eğitim sistemi kendi içinde bu kadar mı tutarsız olabilir, yuh! Madem lisansüstünde 2 yılda hallediliyor bu iş, ne diye 4 yıllık bölüm açarsın lisansta? Yok aynı değilse nasıl MBA'li bir top sakallı, İşletme mezununa fark atıp pazarlama bölümüne tepeden inebiliyor? (Aç parantez, MBA'li Tekstil Mühendisi eski müdürümün Ekonomi mezunu arkadaşa istinaden dudaklarından dökülen "Bu mühendis mantığı" sözleri kulaklarımdan ne zaman silinecek ki ey Rabbim?)
Kıssadan hisse, çocuklarınıza artık İşletme yazdırmayın, Meslek Lisesi okusun ara eleman olsun, elleriyle yapsın işini Marmaris'te Datça'da, mevsiminde bergamot toplasın çayına katsın.

23 Şubat 2010

Sabah Dersi

Rica ediyorum, özellikle sabah sabah dışarıda (kapı önünde, yangın merdiveninde vb.) sigara içip son nefesi içeri üfleyerek direk insanların odalarına dalmayın.
Leşş gibi kokuyorsunuz naledolsun.
Ve bana bu yazıyı yazdıran adam sadece odamın kapısında dikildi, arada 3 metre mesafe olmasına rağmen "Bir 15 dakika sonra görüşelim" diyerek yollayacak kadar koku getirdi benden yana.
Bu satırları tuşlayan sevgili yazarınız da sigara içiyor ama yine de bu kadar tiksiniyorsa bu durumdan, feyz almak gerek.

Türk vs. Türkiyeli

Haber ve yorumlar Radikal'den alınma, Bal filminin Altın Ayı ödülünü kazanması ile ilgili. Öyle birkaç cümle alıyorum içinden:

"60. Berlin Film Festivali’nin, Türkiye sinema tarihinde ayrı bir önemi var artık. 1964’te ödülü alan ‘Susuz Yaz’dan sonra ilk kez Türkiyeli bir film, ‘Bal’ Altın Ayı’nın sahibi oldu..."
"...Ancak tabii ki sadece Türkiyeli gazeteciler için değil genel olarak da ödül töreninin en akılda kalan yeri Altın Ayı sahibinin ‘Bal’ olduğunun açıklandığı zaman dilimiydi..."
"...Söz, Türkiye auteur sinemasının örneklerinin, kendi ülkelerindeki gösterim zorluklarına geldiğinde, Kaplanoğlu, akranı olan auteurlerden örnekler vererek bu ödülün, söz konusu sorunun çözümünde de bir adım olmasını umduğunu ifade etti..."
"...Derler ki Berlin’de Türkiye sineması ve Semih, on ‘kaplan’ gücündedir..."
"...60 yıllık Berlinale tarihinde Altın Ayı alan ikinci Türkiye filmi oldu ‘Bal’..."
"...Yumurta’nın aldığı ödüllerle tartışmaların göbeğine çekilen yönetmen, umarım bu kez hak ettiği övgüyü alır ve Türkiye sinemasının son dönemlerine vurduğu damganın karşılığını bulur..."

Türk ve Türkiyeli ayrımının gayet farkındayım ama bu kullanımlar da çok zorlama olmuş. Almanya sineması deyin o zaman Alman sineması yerine de ya da Amerikalı medya, Amerikan medyası yerine. Bazen kelimelere çok takılıp komik olabiliyoruz sanki?

22 Şubat 2010

Pazarlamacı Alice

118XX

Ben çocukken çok sık kullanırdık 118 Bilinmeyen Numaralar servisini. İnternet yok evlerde, haliyle ilkokul arkadaşlarımıza kadar facebok'tan ulaşamıyoruz, cep telefonu desen 3-5 kişide çanta boyu olanlardan yeni yeni peydah olmuş, teleteks diye bir servisin varlığı efsane gibi. Böyle konuşunca 70 yaşındayım gibi bir görüntü oluştu ama bahsettiğim zaman dilimi 20 yıl öncesine tekabül ediyor. Çok hızlı değişiyoruz, çok. Konuyu dağıtmayalım, atıyorum bir hastanenin numarası gerekti, ara 118'i; asker arkadaşının adını soyadını bir de yaşadığı şehri biliyorsan sor 118'e; çamaşır makinen bozuldu, servisin telefonu lazım 118'i tuşla şeklinde bir kullanımı bulunuyordu. Sonra yavaş yavaş hayatımızdan çıkmaya başladı bu numara fakat birkaç zamandır televizyonda dönen sinir bozucu bir reklamla tekrar hortladı. Reklamda moron bir herifin 118'i tuşlayıp "Birseeen 118'in yeni numarası neydi?" demesinin ardından hemen dibinden gelen bir kadın sesinin "80. 118-80" cevabı duyuluyor. Ardından ekranda önce Türk Telekom'un, sonra cep telefonu operatörlerinin logoları görünüyor. Nedir buradan çıkan sonuç? 118'in yeni numarası 11880 olmuş, değil mi? Değil.
Birkaç gün önce radyoda başka bir reklama denk geldim. 118-18 diye Roman havası tadında bir müzikle göbek atan arkadaşlar bulunuyor reklamda. Gene önce Türk Telekom'un, sonra diğer cep telefonu operatörlerinin isimleri geçiyor. Nedir buradan çıkan sonuç? 118'in yeni numarası 11818 olmuş, değil mi? Değil.
Özellikle "Burada bir gariplik var yahu?" diyerek sevgili internetimizde yaptığım aramadan çıkan sonuç; 118'in yeni numarası 11811 olmuş, değil mi? Yeş.
Diğer hatlar özel firmalara ait. (11818 AssisTT, 11880 ise BN Telekom isimli firmaların) Bunların dışında yine BN Telekom'a ait 11810, Doğan İletişim'in 11838, Eretek Bilgisayar'ın 11888, Mega Uluslararası Telekomünikasyon'un 11881, Türknetcell'in 11858, Infoline'ın 11824 numaralı hatları bulunuyor. 11818'in sahibi AssisTT, aynı zamanda bir TTNet iştiraki ve 11820 diye bir başka hatları da var. Ayrıca cep telefonu operatörlerinin verdiği bilinmeyen numaralar servisleri var (Turkcell için 11832, Avea için 11855, Vodafone için 11842) ama en azından onların Telekom'a ait olmak gibi yanılgılı bir reklam kampanyaları yok.
İnsanın aklını karıştırmak için ellerinden geleni ardlarına koymamışlar, hiçbir zahmetten kaçınmamışlar değil mi. Tarifelerle ilgili doğru ve net bilgiye ulaşmaksa neredeyse imkansız. Hangi servis sağlayıcının abonesi iseniz tarife ona göre değişiyor çünkü.

Mesela Vodafone abonesiyseniz tarifeniz şöyle;

11842, 11832, 11855 için:
Faturalı hat aboneleri: Dakikası 0,56 TL'dir. (KDV dahil, ÖİV hariçtir.)
ön ödemeli hat aboneleri: Dakika ücreti 9 saniyede 1 kontör'dür

11811 için:
Faturalı hat aboneleri: Dakikası 0,646782 TL'dir. (KDV dahil, ÖİV hariçtir.)
ön ödemeli hat aboneleri: Dakika ücreti 11,5 saniyede 1 kontör'dür.

Bilinmeyen Numaralar Servisini 7048'den SMS'le sorgulamak:
Faturalı hatlar için 2 standart SMS,
Kontörlü hatlar için 4 kontör,
Hesabını Bilen Tarife için 0,50 TL(KDV ve ÖİV dahil)'dir.

Turkcell abonesi iseniz şöyle bir tablomuz var;

Numara

İşletmeci

Dakika Ücreti (KDV, ÖİV dahil)

Ücretlendirme Periyodu

Faturalı Hatlar (TL)

Ön Ödemeli Hatlar (Kontör)

11855

AVEA BİLİNMEYEN NUMARALAR

0,78998

8

6 sn

11811

TÜRK TELEKOM BİLİNMEYEN NUMARALAR

0,78998

8

6 sn

11842

VODAFONE BİLİNMEYEN NUMARALAR

0,78998

8

6 sn

11881

MEGA TELEKOM REHBERLİK HİZMETLERİ

0,98999

8

15 sn

11880

BN ELEKTRONİK REHBERLİK HİZMETLERİ

1,19405

9

60 sn

11824

INFOLINE REHBERLİK HİZMETLERİ

1,24

9

6 sn

Telekom'un kendi servisi olan 11811'in tarifesini de böyle duyurmuşlar;

BİLİNMEYEN NUMARALAR SERVİSİ HESAPLI HATT KONUŞKAN HATT ŞİRKETHATT STANDART HATT YAZLIK HATT SANİYE HATT * FİKSHATT
Türk Telekom(11811) 0.848 0.495 0.450 0.540 0.848 0.540 0.514
Avea (11855) 0.880 0.880 0.880 0.880 0.880 0.880 0.880
Turkcell (11832) 1.090 1.090 1.090 1.090 1.090 1.090 1.090
Vodafone (11842) 0.790 0.790 0.790 0.790 0.790 0.790 0.790
Şak diye anladınız di mi. Ha bir kere de tüketiciyi yanıltma amaçlı reklam kampanyası yapmayıverin be. Hadi be.