29 Nisan 2010
"OOO"
28 Nisan 2010
Sen, felancayı alıyor musun?
27 Nisan 2010
Burkuk Alice
Sekreterimiz odama bir nazar boncuğu asmamı önerdi. Ona "Yeterince kuvvetli değilmiş nazarları, bir öldüremediler beni." cevabını verdim.
26 Nisan 2010
Ben Bugün Vol.5
21 Nisan 2010
Eylencelik
Ben Bugün Vol.4
19 Nisan 2010
Ben Bugün Vol.3
16 Nisan 2010
Gıccık Kız Vol.13
15 Nisan 2010
Kim bunlar kim bunlar??
14 Nisan 2010
Je T'aime... Moi Non Plus
- Je t’aime je t’aime
Oh oui je t’aime
- Moi non plus
- Oh mon amour
- Comme la vague irrésolue
Je vais, je vais et je viens
Entre tes reins
Je vais et je viens
Entre tes reins
Et je me retiens
City's Farkı
MÜSTEHAK SİZ "AA ETKİNLİK VARMIŞ KOŞ KOŞ" KOKOŞLARINA!!!
Two Girls and a Guy
Ekseriyetle ortaokul, lise sıralarında; daha geç gelişen bünyelerde üniversitede iken görülen bir davranış biçimidir 2 girls and a guy. Sevgililik müessesinin henüz el ele tutuşup tenhada kıkırdamak, azcık mıncıkla(n)maktan ibaret olduğu dönemler. Genç kızımızın kanı kaynadığı ve yasak olan şeyi yapmak istediğinden erkek arkadaşı ile buluşmak/görüşmek/kaynaşmak ister de kah dötü yememek olsun kah görürlerse ne derler korkusu olsun bir yusuf yusuf durumu da olduğundan tek başına gidemez. Bu noktada devreye bu işlere bulaşmayan silik en iyi kız arkadaş, küçük kız kardeş, komşunun ilkokula giden sümüklü veledi gibi destek kuvvetler alınır ve 3'lü bir buluşma gerçekleştirilir. Sokakta erkek ortaya alınarak yan yana yürünür, bir yere oturulduğunda iki kız birlikte oturup adamı karşılarına alırlar, bütün muhabbetler 3'lü döner, ne bir yakınlaşma olur ne bir halt, e niye buluştun o zaman?!
Ortaokul ve liseyi Anadolu'nun güzide bir kentinde inekçe geçirmiş bir bünye olarak bunları yap(a)madım hiç, üniversiteye geldiğimde ise ya işleri bu kadar ağırdan alacak sabrım yoktu ya da silik en iyi kız arkadaşım, bilemiyorum, yine tecrübe edemedim. Ancak şu devirde İstiklal'de hala yan yana sallana sallana yürüyen üçlüleri görüyorsak bu kutsal bir müesseseymiş deyip hakkını teslim etmeliyiz sanırım.
11 Nisan 2010
Acıklı Sıkıntı
Sosyal mecra
9 Nisan 2010
Self Destruction
8 Nisan 2010
Bu bir mantıksız çıkarımdır
Ped ne kadar; paketi 3,5 filan. Keza kondomun da paketi 15 TL desek...
Bir takım 1500 kafalar eşliğinde mantıksız çıkarımlar sonucu çıkan karar : Çocuk yapmak çok ekonomik!!!
Bu kâr durumunu muhafaza etmek içinse takriben 4 yılda bir hamile kalmak gerekli.
Hadi bu kıyağımızı da unutmayın.
7 Nisan 2010
Israr hakkında doğru bilinen bir yanlış
Paskalya
6 Nisan 2010
Gıccık Kız Vol.12
- O öyleymiş, bu da böyleymiş.
- O öyle değil bak, doğrusu şöyle.
- Aa hayır böyleymiş, hatta şöyleymiş.
- Nerden biliyorsun?
- X öyle dedi.
X'e koyiim sana da birşeyler olsun arada e mi.
Bu polisler kendilerini 5 Saniye içinde yok edeceklerdir!
Kosova'nın Klina kentinde bir banka şubesinde "soygun var" diye bağırarak 1 Nisan şakası yapan bir kişi, mahkeme tarafından 20 gün hapis cezasına çarptırıldı. Klina Belediye Mahkemesi, R.R’yi (30), yaptığı şaka nedeniyle doğan maddi zararlardan ve yaralanmalardan sorumlu tuttu. R.R’nin yaptğı şaka sonucu banka görevlilerinin alarm düğmesine basması üzerine olay yerine gitmek üzere hareket eden polis arabası aşırı hız yüzünden yolda kaza yapmış ve 3 polis memuru yaralanmıştı. Bu arada banka çevresinde bulunan ve alarmı duyan başka bir polis memuru da olaya müdahale etmek isterken demir parmaklıklara sıkışmış, itfaiye ekipleri tarafından kurtarılmıştı.
Ahahahehahahehahahehahahmuaheuahaehauehaehaheuahehahahehahahehahahehahahmuaheuahaehauehaehaheua.
Beyond Sth
Bir de Amerikanyalılar sakallı, bıyıklı, kıllı bir Ortadoğulu görünce tabii ki ne demiş; beyond sexy.
KaKa KiKi
LSR : Neden?
LSR : (İçinden) Canını skiyim. (Dışından) Keyfiniz bilir, bu kapıdan bir daha da girmem zaten.
Haksız şöhret kazanıp bir anda popüler olmuş, bu manasız şöhreti de ayran budalası arkadaşlarımız tarafından hunharca körüklenen mekanların genel trendini izlediniz. Ah çileli Cihangir, neden böyle çocuklar doğuruyorsun sürekli??
5 Nisan 2010
Küçüktüm küçücüktüm Vol.4
2 Nisan 2010
Sıkı can kolay çıkmazmış - Oley!!!
Yeni bir şey de değil, ne zamandır böyle olduğunu bilmiyorum bile. Yarının ne getireceği konusunda en ufak bir merakım yok, en banal deyimiyle "yaşama sevinci" denen şeyin neye benzediğini unuttum değil, öğrendiğimden emin değilim çünkü. Öyle gerizekalı gibi hayatımın anlamı yok, öleyim bari de demiyorum, yaşanması gerek bir şekilde gibi geliyor. Bir şeyi ya da birisini beklediğim yok, sadece herşey nasıl olması gerekiyorsa öyle devam ediyor gibi. Cuma akşamı evde tek başına oturuyorum ve bu, gidecek bir yerim olmadığı için değil de evde oturmak o an öyle olması gerekiyormuş gibi göründüğünden. Sebepsiz yani. İnsanların yanında sıkılıyorum, yalnızken sıkılıyorum, muhabbet ederken sıkılıyorum, yemek yerken sıkılıyorum, uyurken sıkılıyorum, susarken sıkılıyorum, konuşurken sıkılıyorum, sıkıntım taşıyor bulaşıyor vıcık vıcık. Ama başka türlüsü de olamazmış gibi geliyor, kanıksıyorum, "herşey olması gerektiği gibi" görünüyor. Teyzeleşiyorum, tepkisizleşiyorum, zımparalanıyorum. Yoksa herkes/herşey bu ya da benzer hayatlardalar da ben mi çok mu şey bekliyorum?
Bir Garip Freeshop Hikayesi
Bir karton Lucky Strike €22, iki kartonun yapıştırılmak suretiyle elde edildiği kombo paketin fiyatı ise €32. Yanımda hiç sigara kalmadığı için 1 haftalık Almanya seyahatim boyunca içmek üzere zula almak amacıyla rafların arasında dolaşırken bu fırsatı kaçırmayıp 2'li karton paketini aldım. Yanında birkaç sipariş krem, çukulata vs. Torba elimde, sallaya sallaya Köln havalanında valizleri alıp kapıdan çıkmak üzereyken 2 güvenlik görevlisi "Lütfen bagajlarınızı X-Ray'den geçirir misiniz?" dedi, saklayacak birşeyimiz yok ya, geçirdik rahat rahat. Kendi aralarında birşeyler konuşmaya başladılar sonra, bir problem mi var dediğimde "Almanya'ya sadece tek karton sigara sokabilirsiniz, diğerinin vergisini ödemeniz gerek" dediler. Gerisi şöyle birşeydi;
LSR: E atayım bir kartonunu çöpe o zaman?
LSR: Ama kimse uyarmadı beni, bilmiyordum ki. (featuring puppy eyes)
1 hafta sonra geri dönüşte Tax Free noktasıyla uğraşıp uğraşmamayı düşünürken uzaktan bankodaki elemanı tanımamla "Bu bir onur meselesi, o tax'in bir kısmını geri almak durumundayım!" gazına gelip 15 dakika uğraşıyla €8'yu geri aldım. Rövanş benimdi artık. O, 38 Euro'sunu gasbettiği mazlum Türk kızını tanımadı ama olsun.
Komik olan nokta, toplantıda bir İngilizin söylediği "Sana havaalanında bunu satmamaları gerekirdi, sonuçta biniş kartıyla işlem yapıyorlar, gideceğin noktaya göre limitleri bildirirler normalde." sözünü dönüşte AHL Freeshop'una ilettiğimde aldığım "Bizde öyle biletle limit eşleştirme teknolojisi yok." yanıtıydı. Kendi bacağınızdan kendiniz asılın, her yerin limitini gitmeden öğrenin, tilkiyim derken kaz olmayın.
Eğitim Şart
1 Nisan 2010
Gurbetçi Alice
Bu klişe ama sevimli girişten sonra sevgili ve pek değerli Virgilius hariç hepinize teessüflerimi iletiyorum. Asla şu "Yokluğumda iyi olup olmadığımı maille ya da yorumla soran arkadaşlara teşekkür ediyorum, sizleri seviyorum." blog yazarlarından olamayacağım sayenizde. İnsan bir merak filan eder, di mi?! Gurbetteydim efenim, evet gurbette!
---------------------------------------
Paparazzi raporumuza göre 31 Mart 2010 Çarşamba günü yerel saatle 14:00'da Köln havaalanına inen uçakta bulunan şarkıcı Alpay'ın, "Acaba beni tanıyan gözlerle karşılaşıp ego tatmini yapabilir miyim?" bakışlarıyla etrafı taradığı görüldü. Son derece yalnız ve kel olan Alpay, aradığını bulamayınca kös kös bagaj alanına gitti.
---------------------------------------
Velhasıl kelam, adeta çukulatalı ve muzlu bir pastayı çağrıştıran ve Türkiye'de eşi benzeri olmayan binomial saç rengimin, Almanya'da geleneksel olarak uygulandığını ve 100 m2'ye 1 oranında düştüğünü görmem, beni hezeyanlara sürükleyip sürekli İngilizce kursu satın almaya zorlanmam da iyice gıcık etti. H&M, New Yorker, Tally Weijl, Six, Orsay ve Pimkie hatrına katlandım artık n'apalım. Yalnız her seyahat dönüşünde 250+ maille karşılaşmam ömrümden 5'er 5'er götürüyor, biline.