19 Kasım 2012

Once upon a time

Realist bir insan olduğumu, ayaklarımın her daim yere bastığını düşünürüm; hatta bundan emin gibi birşeyim. Ama bazen bakıyorum da içimden geçenlere, çocukken oku diye elime tutuşturulan Ezop masallarının etkisi aşikar. Gerizekalılığa varan bir hayalperestlik, bir Hello Kitty'lik değil bu etki de daha çok zekinin, doğuştan haklı olanın önünde sonunda kazanacağına dair naif inanç. Mesela hala Sayısal Loto'nun günün birinde bana çıkacağından eminim; yolda yürürken sevgilisinden yeni ayrılmış bir kadının fırlattığı kafam kadar taşlı pırlantaya ayağımın takılacağından da. Linked-in'den birileri bendeki cevheri farkedip gel şirketimizin başına geç diyecek önümüzdeki 1-1,5 ay içinde. Ondan sonraki birkaç yıl içinde de hem çok parlak bir internet sitesi fikri düşecek aklıma hem de Bjeweled'a rakip bir dakikalık, fena bağımlılık yapıcı oyun taslağı. Paranın dibine vuracağım yani 3-4 yıla; öyle ya da böyle. Adonisli, 6-pack'li bir yavru bir görüşte köpeğim olacak, 100 yaşına kadar da sağlıklı bir şekilde ve sevdiğim herkesle birlikte olacağım elbet. İstanbul'da ama şehir dışında bol hayvanlı bir çiftlik evi de almış olacağım bu arada. 
And i'll live happily ever after.

Böyle realistliğe hohoyt diyoruz.

2 yorum:

varol döken dedi ki...

sen sadece adonisliyi hayal et, gerisini o yapsın, ne uğraşcan de mi ama

La Santa Roja dedi ki...

Bak bu da değerlendirilebilir bir yorum :)