22 Ekim 2008

Luna-gaarrkk!

22.10.2008 @ Radikal:

Melih Gökçek'in Ankara'sında son durum

19 Mayıs 1943 tarihinde hizmete açıldığından beri alkol satılan Gençlik Parkı'na içki satışı yasaklanıyor. Gökçek: Parkı aile parkı haline getiriyoruz.
Gençlik Parkı'nın da alkol yasağı içine alınmasından sonra Ankara'da AKP'li belediyelere ait olup içki içilebilen hiçbir sosyal tesis ve park kalmayacak.

Çocukluğumda yıldan en az 2 kere giderdik Ankara'ya, aile büyüklerini ziyarete. Ankara'ya gidince de benim gönlüm edilir, Lunapark'a gidilirdi illa ki. Ahtapot'u çok severdim, midem bulanmasına rağmen. Gondol'dan acayip korkardım, ki hala binemedim şu yaşıma kadar. Çarpışan arabalarda teyzemin dişi kırılmıştı bir keresinde, yine de akıllanmaz her seferinde "Bir jeton daha, bir kere daha" ısrarlarıyla 3-4 tur çarpardım millete. Labirente 1 kere girmiştim, çıkmak oldukça zor olduğu ve dakikalar ilerledikçe artan bir izleyici kitlesi her yanlış yola saptığınızda güldüğü için bir daha denemedim. Korku tüneline girmek isterdim, annem izin vermezdi. Kapanışı dönme dolapla yapardık. Tepeden Gençlik Parkı'nı izlemek çok keyif verirdi. Sonra bir masaya oturur, koyu renk cam şişeden akıllandığımız için kutuda meyve suyu içerdik ben, küçük dayım ve anneannemlerin mahallesinden peşimize takılıp onları da götürmemiz için ağlayan çocuklar. Annemle babam da çay. Çekirdek çitlerdik bol bol, boşalan kesekağıdına da çöplerini doldururduk. Saat 9-10 olunca da eve döner, mahalle çocuklarını yuvalarına dağıtır, biraz oturup yatar uyurduk. Çocuklar da mutlu olurdu ebeveynler de.
Yukarıdaki hikayede çevrede alkol kullanan insanlar yok muydu sizce? Yoo, bir sürü vardı. Ama dikkatimizi çekmezdi, normal insanlardı işte. Dikkatimizi sarıklı, cüppeli, şalvarlı, çarşaflı, ottan boktan tahrik olacak kadar sapık, kaypak, ince bıyıklı, tarikatına göre renkli boneli, başını örtüp götünü açanlarlar kadar çekmezdi. Toplumun "normal" kavramını da değiştirecek bunlar.

Gidelim buralardan...

2 yorum:

Buzcevheri dedi ki...

Gençlik Parkı'nın en güzel zamanlarını yaşayanlardanım. Çocukluk anılarımın ebemkuşağıydı. Gençlik parkı bozulmazdı, it kopuk dolmazdı ama Melih Gökçek belediye başkanı olduğu zaman ilk yaptığı şeylerden birisi parkın etrafındaki duvarları ve engelleri kaldırmak ve parkı ücretsiz yapmak oldu. Şehrin ortasındaki bir park böylelikle itin, kopuğun, ayyaşın, tinercinin oldu. Yeniden yapılan parkın eskisi gibi olmayacağı bir gerçek. Etrafını örün yine, girişini paralı yapın yahu. Herkes giremesin. Hatırlıyorum da oraya pikniğe giderdik, sandallarla havuzun ortasındaki fıskiyeye yanaşır, gece de Şişman'ın yerinden maraş dondurması yerdik. En son ışıklı köprüden geçerek lunaparkta soluk alırdık. Etrafımız renk cümbüşü. Yasaklı filmleri videoda oynatan çay bahçeleri, semaverler, seyyar satıcılar... Parkın tamamını dolanan trene binmeyi de unutma. Ahh ahh... Bırakın anasını satayım içen içsin, zıçan zıçsın.. Zaten aile parkıydı orası, sen piç ettin güzelim parkı..

La Santa Roja dedi ki...

Melih Gökçek'in direk duvarları kaldırıp girişi ücretsiz yapmasının sebebi de parkı önce bu hale getirip sonra "düzeltmek" kisvesi altında yeşilleştirmektir muhtemelen.
Bir de "aile"ler alkol tüketemez diye bir kanun mu var??