31 Temmuz 2009

Moda - Rihanna'nın Saçları

Şu celebrity aleminde ilk başta çok beğenip sonra bildiğin tiksindiğim adam/kadın sayısında önlenemez bir yükseliş olması insanların ünlenince sapıttığının açık bir göstergesi olsa gerek. Bu gruba örnek teşkil eden insanlardan biri Rihanna adlı hanım kızımız. Şu güzelliğe, duruluğa bakın. İnsan bunu beğenmez de ne yapar? (Yapılabilecek şeyleri kendinize saklayın, aile bloğu burası :p)


Bir de şimdiki hallerine göz atalım. Yakında kafa derisini de kazıtacağını düşünüyorum şahsen. Ayrıca kendisini moda ikonu olarak görmesi/görülmesi de ülkemizdeki ikoncanlara çok kızmamı engellemiyor değil.

Moda - 2009/2010 Trendleri

"Moda insanın kendisine yakışanı giymesidir" kocaman bir yalandan başka birşey değil. O dediklerine olsa olsa güzel giyinmek denir. Kaldı ki moda olan herşey güzel olmak zorunda değil.
Şu esnada sizlere bir güzellik yapıp gördüğüm, okuduğum, duyduğum 2009-2010 modasına dair ip uçlarını paylaşacağım :

1. Garip garip omuzlar : Allahın biz insanlara bir cezası olan vatka form değiştirerek aramızda dolaşıyor. Balmain denen delinin hortlattığı bu akım umarım kendi kendini çabucak imha eder.

2. Tüyler : Geçen seneki tavus kuşu çılgınlığı bu sezon da muhtelif kuş tüyleriyle devam ediyor. Özellikle taçların, şapkaların, berelerin ucuna iliştirilmiş uçuşan tüyler pek de şirin durmakta.


3. Trençkotlar : 2-3 senedir hayatımızda olan trençkotlar artık klasik mertebesine ulaştı. Oldukça klas ve hoş bir görüntü verseler de bizim iklime çok uygun kıyafetler olduklarından şüpheliyim. Ancak bahar geçişlerinde birkaç hafta kullanılmaya müsait.


4. Yüksek ökçeler : İncecik, upuzun topuklar biz kadınların kendilerine işkence etmeleri için yeniden sahnede. Gerçi şu saçma dolgu topuk olayı gitsin de yerine ne gelirse gelsin dediğim için pek şikayetçi değilim durumdan. Ayakkabı dediğin ya düz olmalı ya ince topuklu.


5. Asimetri : Yandan yemiş yakalar, etek uçları, kollar ayarı tutturulamazsa inanılmaz göz yoruyor, dikkat. Asla tek kollu bir giysim olmadı, bana burnu açık bot kadar manasız geliyor, yine de yerinde kullanılırsa hoş detaylar oluşturabiliyor.


6. Taytlar : Rica ediyorum artık yok olun. 44 beden popolarda gerilmiş taytlar görmek istemiyoruz!! Koleksiyonlardaki tuniğimsi bluzların fazlalığına bakacak olursak taytlar ve skinny pantalonlar bu kış da sokaklarda arzı endam edecek. Taytlar modanın güzel olmaması savıma vatkalarla birlikte en güçlü kanıtlardır, iddialıyım.


7. Boy friend zımbırtıları : Pantalonlarıydı, gömlekleriydi derken bu erkek arkadaşların dötündeki dona kadar göz koymuş durumda hatun milleti. Bunu hiçbir yerde görmedim ama yakın zamanda kadın boxerlarının hortlamasını bekliyorum.


8. Studded eşyalar : Zımbalı olarak da çevirebileceğimiz bu tip uygulamalar çantalar, ayakkabılar, ceketler, yelekler gibi alanlarda kullanılıyor. Püsküllerle ve fermuarlarla beraber önümüzdeki kış da görebileceğimiz süslemeler.


9. Diz üstü çizmeler : Benim gibi bastıbacak tiplerin ancak iç geçirerek bakacakları trendlerden biri de minicik eteklerle kombinlenen düz üstü çizmeler. Allah veriyor bazılarına boyum kadar bacak, giyerler tabii. Tam bir fetiş objesi.


10. Moda Renkler : Pembeler ve maviler pek çok yerde üstümüze üstümüze gelecek. Bunun dışında mor, gri, turkuaz ve bej de oldukça yoğun kullanım bulacak. Güzel renkler ;)

Cuma Teması 2

Ben masusçuktan moda bloğuymuşum bugün. Hıhı evet.

30 Temmuz 2009

Asgari Ücrete 5 kişiyi nasıl doyurursunuz?

Ulus 29'daki yemeğin faturasını gördüm az önce.
5 kişi 600 TL.
Ebenin şeyiii!!!

29 Temmuz 2009

Yopyorgun

Anam öyle çok yoruldum ki yorgunluğun tanımını baştan yazabilirim. 07:30'da evden çıkıp 15 saatte te nerelere gidip kaaaç toplantıya katılıp 22:30'da eve girebilmek saçma gelmemeye başladı. Düşünme ve algılama yetimde zayıflama var. Yatayım da normal bir insan olarak kalkmayı umayım bari...

28 Temmuz 2009

Silly


Ehuahuehuehuahauheuheuhauhaueh

Beauty


Yerim seni sosis

Google arama sonuçlarıyla ilgili bir yazı yazmayı düşünmüyorum artık, yeni bir şey değil. Ama bu naif aramayı sizlerle paylaşmazsam gözüme uyku girmez. Yo yo!

"50 cent işti börtlek"

Rota

Bugünkü rotam :
İstanbul - Gebze - Yalova - Bursa - Yalova - Gebze - İstanbul

Yarınki rotam :
İstanbul - Gebze - Yalova - Bursa - Yalova - Gebze - İstanbul

Bu gidişle bir sonraki rotam :
Karacaahmet

Yurtdışından gelen misafirlerden nefret etmeme azcık kaldı.

27 Temmuz 2009

Kaçılın Alice geliyor

Ulus 29 diye bir yerdeydik bu akşam, iş yemeği için.
Tuvaletten gelirken garsonların ayağımın altında dolanmamak uğruna kendilerini sağa sola atmaları bana o kadar komik geldi ki. Hayır, yanlış anlamayın garsonlar değildi komik. Bu davranışı görmek isteyenler zavallı sadece. Nedir yani, el pençe divan duran bir insan kendini önemli mi hissettiriyor sana? İnsanoğlu bok bir mahluk hakkatten.

Love is...


...kıç kıça dönsen bile ille de ona dokunmaya devam etmektir.

Dolma & Yoğurt

Arka bahçemizin karşılıklı olduğu apartmandan her gün 3 defa yükselen seslere çok sinirleniyordum. Bahçeye bakan pencere yaşlı bir kadın ve erkeğin yatak odasıydı ve kadın 23 saat yatarken adam arada bir kalkıp eski taş plaklardan türküler dinliyordu. Pencerenin kenarındaki sandalyeye oturup ellerini dizlerinde kavuşturan adam, hiçbir şey söylemeden birkaç türkü dinleyip peşinden yine yatağa gidiyordu. Günde 3 defa, yemek saatlerinde, bu yaşlı çifte bağıran kadına çok sinirleniyordum. Bugün ne diyor bu kadın diye dinledim.
Kadın "Önce dolmadan sonra yoğurttan ye de boğazından geçsin. Karpuzu sonra yersin, bırak şimdi." diye yüksek sesle konuşuyordu. Bıkmadan, usanmadan, yirmi beş - otuz - otuz beş kez söyledi bunu. Her seferinde karpuza yönelip yemek yemeyi reddeden yaşlı kadına aynı şeyi tekrarladı durdu. Sonra "Ben kimim biliyor musun?" dedi. Yaşlı kadın bilmediğini söyledi. Kadın "Ben senin kızınım." dedi. Sonra da "Yoğurttan ye de boğazından kolay geçsin." diye ekledi.
Artık kızmayacağım her yemek saati arka bahçeden gelen yüksek sese.

24 Temmuz 2009

sahibinden.com'a boykot

Hayatımda yapmadığım birşeyi yapıp hedef göstereceğim şimdi, linç talep edeceğim.
Yarın gündüzden tezi de yok arayıp ana avrat sayacağım.
İlanın başlığı :
ÜRETİM FAZLASI NEDENİYLE ŞOK FİYATA ANKARA KEDİLERİ

Lan amk herifleri! Üretim ne demek?! Kampanya yapıyorsunuz bir de! Allah binbir türlü belanızı versin e mi. Analarını bir kafese kapatıp sizleri zengin etmesi için doğurtup dururken bir de millete satış kampanyası yapıyorsunuz?! Şu kullanılan lisana ve üsluba bakar mısınız? Adam domatesin 5 kilosunu 3 TL'ye satıyor sanki. Hayretler içerisindeyim.
Canlı hayvan satışını bırakana kadar sahibinden.com'u boykot ediyoruz. Can pazarının sürmesinde katkınız olmasın.

Sinema - Korku popON

"Alice, en sevdiğin film türü ne ola ki?" diye sorunca biri korku/gerilim diyorum direk. Ama böyle Böö'lü ucuz korkulardan ya da bol salçalı teen slasher'lardan değil. O zaman kendi çapımda bir top 10 yapsam iyi olabilir gibi geliyor bana.
It's the final countdown;

10. Carrie

Sinema - Uma'nın ayakları

Quentin Tarantino'nun my muse (ilham perim) dediği şeylere bakar mısınız?


Adam yine iyi yapıyormuş işleri...

Sinema - Alice in Wonderland

Bu aralar pek çok insan gibi benim de sinemasal anlamda beklediğim haber "Tim Burton's Alice in Wonderland vizyona nihayet girdi!" haberi. Bunun için 2010'un Mart'ına kadar beklemek gerekecek maalesef :(


Haberi ve film hakkındaki detayları almayan yoktur herhalde. Alice'i tanınmamış bir kızcağızın (Mia Wasikowska), Şapkacı'yı (Mad Hatter) Johnny Depp'in, kötü kalpli kraliçeyi (The Red Queen) Helena Bonham Carter'ın, iyi kraliçeyi (The White Queen) Anne Hathaway, kocaman tırtılımızı (Caterpillar) Alan Rickman, Ejderhayı (The Jabberwock) Christopher Lee'nin canlandırdığını öğrendiğinizde attığınız çığlıkların derecesini bilemem.


Şu güne kadar filme uyarlan(a)mayan (Porno versiyonunu saymıyoruz, ki oldukça başarılıydı bence - pornosal açıdan değil Alice'sel açıdan) Alice'i Tim Burton'dan başkasının yönetiminden izlemek istemezdim şahsen. Tim & Johnny & Helena üçlüsü denizden çıksa yemek lazım keza.

Film vizyona girene kadar kitabı okumayan kaldıysa okumasını tavsiye ederim. Eminim ki Tim Burton araya hikayeyi bilenlerin çok daha kolay farkedebileceği ayrıntılar serpiştirmekte cömert davranacaktır.

Ayrıca ne/kim olursa olsun bize hikayeyi anlatan, anlattığı kendi hikayesiyken sizinkiyle karşılaştırabilmek daha keyifli olmaz mı?
Tek elitist korkum Yüzüklerim Efendisi vak'asındaki gibi Alice in Wonderland'in de ayağa düşmesi. Hayatında Lewis Carroll'ın adını duymamış insanların "Ben 6 yaşından beri Alice seviyorum, taam mı!" diye ortalıkta dolaşıp cücük kadar bilgilerini sağa sola satmaya çalışması. Bir modadır deyip gelip geçmesini bekleyeceğiz n'apalım :p

Tanrı bu adamları korusun!

Cuma Teması

Ben masusçuktan sinema bloğuymuşum bugün. Hıhı evet.

23 Temmuz 2009

Sabah Asabiliği

* Peşpeşe gelen iki ticari taksiden ilki size dıt yapıp selektör yaktığında arabaya el kaldırmıyorsanız taksiye binmeyeceksiniz demektir. İkinci taksinin şoförü! Bu kişi senin potansiyel yolcun değil, senin tekrar korna ve selektör ikilisine girmene gerek yok. Öndeki aracı/şoförü beğenmedi, beni kesin beğenir mantığıyla yapıldığını düşündüğüm bu davranış çoğu erkekteki temelsiz kendine güvenin mükemmel bir örneğini teşkil ediyor bence.

* Ofiste işe gelir gelmez, kahvaltı bile etmeden makyaj çantasıyla tuvalete koşan 40+ bir kadın var, kadının motivini bulamamaktayız. Her sabahki bu telaşesi bana Evvelden balımdın, eşekten düştün gülüm oldun deyişini hatırlatıyor.

* Sabahları servis beklerken yolun geliş yönüne doğru dönüyorum, haliyle. Yanımdan geçen kimi su katılmamış kıroların Arkasını süzdük, bir de önü kontrol edelim götlüğüyle yanımdan geçer geçmez kafayı çevirdiklerinde karşılarında çatık 2 kaş, havaya kalkmış 1 orta parmak ve/veya dilden dökülen 1 Amk herifi nidası bulduklarında apar topar önlerine dönmeye çalışırken tökezlemeleri, bünyemde tarifsiz hazlara yol açıyor.

* Genel Müdürümüzün feng-shui saplantısının boyutlarını öğrendim az önce; adam oturduğu sandalyenin altına para koyuyormuş; Paraların üzerinde yaşıyorum hesabı. Kendisine o paraları götüne sokmasını, böylece her gittiği yerde üzerine oturabileceğini önermeyi düşünüyorum.

* Ev arkadaşımın tatilde olduğu şu dönemde tek başına eve çıkma isteğim kabardı. Yalnız benim evim haftaiçleri çok dağınık olurmuş onu farkettim. Muhtelif odalarda birçok tabak, kıyafet ve makyaj malzemesi bulunuyor şu an. Mina denen şıllık da far fırçamı kemirmiş.

* Cuma gelse de gitsek...

22 Temmuz 2009

Göbeği ata ata

Fazla değil kısa bir süre sonra, damarlarımda saf halde Uludağ Limonata dolanıyor olacak.
O değil de, yıllardır nasıl bir açlık varmış piyasada düğün salonu limonatasına karşı? Bir sonraki uyanık girişimciden de plastik tabaklar içinde paketlenmiş kıçı çikolatamsı şekerlemeye ve peşinden hindistan cevizine batırılmış bayat kuru pasta bekliyoruz. Yanında susamlı çubuk da olsa rekor kırar yeminlen.

To beer or not to beer

"Türkiye Malezya olur mu?", "Malezya Türkiye olur mu?" başlığı gazete ve televizyonlarda klişe mertebesine ulaşmışken, hem de sabah sabah, Malezya'dan bir haber daha.

22.07.2009 @Radikal:

Bira içen kadın kırbaçlandı.
KUALA LUMPUR - Malezya’da bir gece kulübünde bira içen Kartika Sari Dewi Shukarno adlı kadın, mahkeme tarafından kırbaç cezasına çarptırıldı. Şeriat Yüksek Mahkemesi yetkilisi, alkol tüketmekten suçlu bulunan 32 yaşındaki Shukarno’nun 6 kez kırbaçlanacağını ve 1400 dolar para cezasına çarptırıldığını söyledi.

Evelsi gün 2 bira ile 4 ya da 5 fındık votka içtim. Benim cezam ne ola ki?

20 Temmuz 2009

Vay anasını sayın seyirciler

Samimi bir ortamdaysam "OHAA!!", daha resmi bir yerdeysem "Nasıl yani?!" dediğim ayrıntılara rastlıyorum bu aralar.
Benim ve onun isimlerinin yan yana bir ayakkabı markasının bu sezonki ürünlerinin tabanlarında yazması mesela.
Alice'e ve American McGee's versiyonu oyununa benim kadar takıntılı gibi görünen ve üstüne üstlük adaşım olan bir hatunun bloğa abone olması mesela. Hoşgelmiş bu arada :) (Ya da ben şizofrenim ve bilgim dahilinde olmayan bir kişiliğim daha var. )
Daha önce hiç alakamız yokken bir anda Danimarka ofisiyle bu aralar çok sık irtibat kurar haline gelmemiz mesela.
Dünya küçük herhalde, ne bileyim ;)

Anan

Dün akşam saat 10 civarı elinde boxer köpeği ve yanında 2 genç kızla bizim sokağa giren deliganlı! Azcık akıllı ol, başkasının mahallesine girip mahallenin adamına artistlik yapılmaz. Elindeki bakımlı hayvanı istediğin takdirde sokağımızın çilekeş köpeklerine saldırtabileceğini ve parçalatabileceğini söyleyip tehdit edersen hayvan sever mahallelimi ayağa kaldırırsın elbet. "Dışarı çık" diye bağırdığında adamın onu tutan ellerden kurtulup dışarı çıkacağını hesap etmeliydin. Bir anda alt kat pencerelerden bile sokağa dökülen beyaz atletli amcalar seni şaşırtmasın. Köpeğin gibi sen de kuyruğunu bacak arana sıkıştırıp gittin ona da eyvallah da senden yarım saat sonra gelip "Benim çocuğumu rahatsız etmeye utanmıyor musunuz? Belediye'nin sokağı bu, geçemeyecek miyiz?!" diye çığıran ananı ortaya sürmen biraz komik oldu sanki. Burada bir alıntı yapacağım dayanamadan;
Ananı da al git!

17 & 71

Normal mi şu ve bu şimdi?

19 Temmuz 2009

Yenimahalleli Cafer

Bir çocuk izledim, günüm şenlendi. Karşınızda Yenimahalleli Cafer.



Diğer videoları burada, burada, hatta şurada ve orada.

17 Temmuz 2009

Yorumsuz

Bir saatin, kaslı adamın, animasyonun altında yorum kısmında döktürüp zam haberlerinde sessiz kalmak tam da halk panoraması olmuş be! :p

Emekli ol da git

Bir şirkette 40 yıl çalışmak sana her halta karışıp kendi kafana göre işleri bozma hakkı vermez adam! Ulan emekli olacan diye çabuk halletmeye çalışıyorsun projeyi anladık da bu kaçıncı sıçışın?! Senin arkanı toplayıp işleyişi aksatmadan durumu kurtarmak tüketti beni, tüketti! Neden transfer ettirdin o kadar ambalajı Macaristan'a?! Ulan hele ki o ambalajlar kullanılmış olsun üretimde, çekeceğin var elimden...

Zam Güncesi

Şekere %5,2
Suya %8,5 zam.

Öyleyse n'apıyoruz; araba değil ayaklarımızı kullanıyoruz, çayı şekersiz içip haftada 1 banyo yapıyoruz. Sigarayı zaten birkaç hafta önceki ÇÜŞŞ mertebesindeki zamda bırakmış olmanız gerekiyordu. Pek yakında ekmeğe de zam beklendiği için şimdiden un alıp eve depolamakta fayda var, yalnız su da pahalı ya artık hamur yapmak için ya yağmur suyu ya da tüm aile tükürüklerinizi biriktireceksiniz. Elektrik zaten cıs, e gazyağı filan da pahalı, her gün 20:30'da hava kararınca yatıp horozlarla birlikte kalkacaksınız. Buzdolabınızın fişini çekip içine bir kaseyle buz koyacaksınız. (Bunu hakkaten gördüm öneri olarak televizyonda. Anlayan beri gelsin)
Sonra Türkiye'de hayat pahalı diyorsunuz. Yaşamayı bilmeyene pahalıdır tabii :p

16 Temmuz 2009

Facebok & Gmail

Facebok'ta kayıtlı olduğum gmail adresiyle sadece bir kez mail attığım bir kişiyi Arkadaş Önerileri'nde gördüm şimdi. Ortak arkadaşımız da yok. Anlaşılan gmail hesaplarımızı facebok ile paylaşıyor. Bu bilinen bir şey miydi bilmiyorum ama ben dehşete düşmüş durumdayım şu an.

Lifted by Pixar

Arzu Nesnesi 2


hep'ten gelen istek üzerine bir "arzu nesnesi" daha.
Bunu da haftaya bileğime takabilsem iyi olurdu ya :p

Efe Rakı

Laf arasında duyup sonrasında beynimin ücra köşelerine itelediğim bir haber geldi bu öğlen aklıma, sohbet konusu rakı sofrasına gelince.
Efe Rakı'nın dağıtımı durdurulmuş.
Usülsüz bandrol uygulaması sonucu dava açılan Efe Rakı'ya, dava açılır açılmaz dağıtımın durdurulması uygulaması olduğu için, şimdilik geçici olarak ulaşamayacağız. Davanın sonucuna göre akıbeti de belli olacak.
Rakı kültürüm çok geniş olmasa da (Benim meze kültürüm geniş ;]) yaş üzüm rakısı da şahaneydi hani. Arkandayız Efe!

Arzu Nesnesi


Sonra da "Bu hatun neden para biriktiremiyor?!" oluyor. Cık cık cık...

Emek'te Sıcak Buluşma

Sevgili arkadaşım Emrah'ın dün akşamki Emiliana Torrini konseri sonrası yaptığı acı yakarışa kulak verin;
"Emek Sineması kışın soğuk, yazın sıcak. Bu nedir böyle! Emek Sineması yetkilileri, buna bir son verin!!"
Ama insan az hareket edince çok terlemiyor bakın. Minimal hareketlerle tempo tutun, alkışlayın, yeter. O değil de, Temmuz'un göbeğinde, tıklım tıklım dolu bir salonda NEDEN HAVALANDIRMA ÇALIŞTIRILMAZ?!?! Kadın İzlanda'lı, eritecek misiniz başımıza?
Emek, severim seni, ama beni zorluyorsun.

PS. Başlık, olası Haber Türk haber başlıkları çalışmamızdan bir kupledir.

%33

Akaryakıta dün gelen zammın ardından benzin istasyonuna verdiğimiz 100 liranın 33'ü benzine, geri kalanı da devletimizin derin cebine gidiyormuş. Bu seferki yöntem ÖTV (Özel Tüketim Vergisi) ile oynamak. Cep telefon faturalarımızdaki özel vergiye de dokunmaları yakındır. Uzun zamandır aramayı düşündüğünüz ama ertelediğiniz birileri varsa elinizi çabuk tutmanızı önereceğim.
Ha, bir de Türkiye'ye çok turist geliyor, yeter yahu diyerek otellerdeki yeme-içmeden alınan KDV oranı da %8'den %18'e çıkarılmış. Dolaylı kovuşturma. Gelmesin turist murist, ölsün turizm de. Zaten bikini filan giyiyorlar, tövbe tövbee!

15 Temmuz 2009

Partly Cloudy

Pixar bu işi gerçekten biliyor.
Partly Cloudy, izlemeyen kalmasın. Burdan buyrun.

Önüme gelene bir pipi

Hüseyin Üzmez denilen iğrenç pedofil tutuklanmış sonunda.
Çocuk tacizcilerine, tecavüzcülere uygulanan bir kısasa kısas vardır ya cezaevlerinde; hani sen ona pipini sokarsan biz de sana şiş sokarız diye. Hadi rastgele...

Gross

Dün İstanbul'un bir ucundaki hastaneye gidip resmi olarak "Astım hastasıdır" raporu almak için bindiğim belediye otobüsünde gördüğüm bir detay midemi kaldırmaya yetip de artıyorsa hassas bir insan olduğum rahatlıkla söylenebilir herhalde.
Lütfen, lütfen rica ediyorum, Allah'ın adını veriyorum, hatta yalvarabilirim de; yağlı alın ve kafa derinizi otobüs camlarına yaslayıp orada bir tabaka ve hatta kimi partiküller bırakmayın. Sizden sonraki kişi gayri ihtiyari dışarı bakmak için kafasını sağa çevirdiğinde karşılaştığı fluluğun sebebini kavradığında orta yere kusarsa sizden bilinmeli mecali.

13 Temmuz 2009

Eğitim şart

Biv kavav vevdim sanki!
Master yapayım ben ya, durduğum kabahat!
Dur bakıyım burs bulabilecek miyim...

Stiletto Run

13.07.2009 @Radikal:

Berlin’de moda dergisi Glamour’un sponsor olduğu bu ilginç koşu yarışına Almanya’nın dört yanından birçok insan akın etti. ‘Stilleto Run’ adlı koşu yarışının bu seneki galibi 18 yaşındaki Julia Plecher, 99 rakibini geçerek 100 metre uzunluğundaki koşu parkurunu 14.2 saniyede tamamladı ve yarışın yeni rekoruna da imza atmış oldu. Yarışmacıların yüksekliği en az 7 santimetre, kalınlığıysa 1.5 santimetreyi geçmeyecek şekilde topukları olan ayakkabı giymek zorunda olduğu yarışmada önceki rekor Ağustos 2007’de kırılmıştı. Eski rekoru 0.5 saniyeyle geçen Plecher’in ödülü 10 bin avro (21 bin 700 TL) değerinde bir alışveriş çeki.


Ben 7 puntoyla ancak, 11 puntoyla sendeleye sendeleye, 13 puntoyla geyşa adımlarıyla yürüyebilirken hatunlar at gibi koşturup rekor kırmışlar. Yarışmayı düzenleyip ödülü belirleyenler de erkek olmalı. Bu eziyete €10 bin ödül yetmez!

Numero

Mutluymuş gibi davrana davrana buna kendini inandıran, sonra da hakkaten mutlu olan bir arkadaşım vardı. Komik gelirdi eskiden, belki de en mantıklısı buymuş. Du bakalım, bi de böyle deneyelim ;)

12 Temmuz 2009

Bazen, başlık bulmakta çok zorlanıyorum bazen.

Üzülmesinler diye ne annemin, ne babamın, ne kardeşimin, ne sevdiğim adamın yanında ağlayabiliyorum, derdimi anlatabiliyorum.
Telefon ederlerse biraz nezle gibiyim, ondandır sesim diyorum.
Bloğa yazıp birilerine anlatmışçılık oynamak deliliğe girer mi?

11 Temmuz 2009

3'ün 1'i

Hayatımdaki en önemli erkeklerden 2'si dediğim adamların biri sebebini bilmediğim bir şekilde uzaklaşıyor benden. İkincisi Danimarka'ya gidiyor.
Olsun, 1 numara babam burda. O bana yeter.

a.s.a.p.

Kendi yalnızlığımla barışmam gerekecek, yine.
En kısa zamanda.

9 Temmuz 2009

Kalpazanın dondurması yatsıya kadar

09.07.2009 @ Radikal :

Merkezi İstanbul'da bulunan Panda dondurma firması, Panda Stix'lerde bulunan ‘bedava’ yazılı çubuklarından kendi bastırdıklarından daha fazla geri dönüşüm aldıkları şikayetiyle polise başvurdu. Konuyla ilgili çalışma başlatan Antalya Polisi, İzmir'deki bir fabrikada şirketin bastırdığından fazla çubukları alarak kentte piyasaya süren Yusuf Ay'ı gözaltına aldı. Zanlının evinde yapılan aramada, 3 çuval içerisinde 30 bin adet ‘bedava’ yazılı dondurma çubuğu ele geçirildi.

Sizin de hayatınızda duyduğunuz en naif, en komik kalpazanlık değil midir bu? Adamlar bakkalara gidip para ya da dondurma alıyorlarmış bu sahte çıbıklarla. Dondurma alıyorlarmış ya! Sevimli de birşey, kızamıyorsun ki :D

8 Temmuz 2009

Arama Moturu

Google'ı hepimiz seviyoruz amenna ama işin içine biraz daha görsellik katmak da fena olmamış hani?
Çek dis out : http://www.spezify.com/

7 Temmuz 2009

Minik

Anesteziden sonra 12 saat boyunca uyanamayan, sürekli altına kaçıran, sesi çıkmayan ama evin içinde dolaşmaya çalışan Mina'mla bütün geceyi ayakta geçirdik. Kulaklarının içindeki geçmeyen iltihap yıkanırken kanayan yaralardan bembeyaz kürkü kirlendi bebeğimin. Bütün gece evin içinde dolanmaya çalıştı, alt kata inen merdivenlerin kenarına yaklaştı, düşmesin diye 1 adım arkasındaki benle devr-i hane yaptık. 1 damla su koymadı ağzına, 1 tane kuru mama yemedi. Şırıngayla ıslattığım dilini ağzının içine bile alamadı. Sıcakta rahatsız olmasın diye ıslattığım başını sağa sola sallayıp kulaklarındaki ilaçlardan kurtulmaya çalışırken dengesini kaybedip düştü kaç kere. Sabah 7 gibi sızdık beraber, 11'de de - anestezik iğneyi vurulduktan 16 saat sonra - ilk mamasını yedi. İçim rahatladı, işe gitmek için evden çıkabildim.
Gözlerim kan çanağı, ellerim kollarım tutmuyor, sırtım ağrıyor, uykusuzluktan dikkatimi toplayamıyorum. Şunu anladım ki ben bir gün anne olursam ölüp giderim.

6 Temmuz 2009

Izgara İstavrit

Balık yapalım dedi haftasonu. İstavriti, salata malzemelerini, kömürü aldık geldik eve. Ben ayrı ayrı marul ve roka salatasını yaptığımda daha anca ızgarayı yakıp temizleyecek kadar ateş elde edebilmişti. Kömür adi, tozlu herhalde, belki ıslak, bu kadar saatte bu kadarcık yanmaz derken o yanan da 3-4 dakikada söndü bitti. Yakıcam diye inat edip yelpaze niyetine kullandığı salata tabağıyla elini su toplatmış. Siz erkekler aslında çok çocuk gibi varlıklarsınız ya :)

Kendimi oyalamak ve inandırmak için gerizekalı gibi bir nakaratı söyledim durdum:

Gurbetçi, gurbetçi
Gurbetçi sevgilim

Sessizce, o konuya dokunmamaya çalışarak, hiçbir şey olmuyormuş gibi hayatımıza devam edip patlayacak fırtınayı bekliyoruz. Mahkum gibi hissediyorum kendimi. Hakkımda verilecek hükmü bekliyorum gibi.
"Bana da iş bu orda." dedim. "Gelir misin ki, çok soğuk diyordun hani?" dedi.
"Gelirim." dedim.

Danimarka'da iş bulun bana.

3 Temmuz 2009

Olan Biten

-Bu şirkete girdiğimde oryantasyonumun Maliyet Muhasebesi ayağını gerçekleştiren, kibar mı kibar, davudi sesli, sabırlı, iyi niyetli, yakışıklı, 11-12 yaşlarında bir kız çocuğu babası ve 50 yaşındaki beyefendinin cenazesine gittim dün ikindi vakti. 24 saat önce hayatta olan bir adamı toprak altına koyduk.
-2. köprünün Avrupa-Anadolu geçişinde olan kazada kamyonun biçtiği aracın içinde, ön yolcu koltuğunda sıkışıp bağıran sarışın kadını gördüm az önce de. Sürücü ileride yerde yatıyordu, kolu budu sarılı. 100 metre ilerde çekicinin üstünde bir hurda daha vardı.
-O gidiyor, gurbetçi olacakmış. Yurtdışına gitmeyi isteyen ben, ülkesinde yaşamayı istediğini söyleyen o iken bu durum hem üzücü hem de üzücü.

Konsept monsept benim neyime. Şöyle rahat rahat, yaya yaya yaşadığım bir hayatım mı var ki blogda hareket olayına girmeye çalışıyorum?

2 Temmuz 2009

Ice Age 3 : Dawn of the Dinasours

Süper hüper düper eğlenceli Ice Age, 3.filmiyle 1 Temmuz'dan itibaren sinemalarda gösterilmeye başlandı. Kahramanlarımız buzların altındaki dinazorlarla dolu bir paralel evrende bizi güldürmeye devam ediyorlar. Mamutlar Manny ve Ellie, doğacak bebeklerini beklerken Manny çocuğu için mükemmel dünya tasasına düşer. Komik yaratık Sid, bulduğu dinazor yumurtalarından çıkan yavrularla, kan bağı olmaksızın da aile olunacabileceğini çocuklara öğretirken Kılıç Dişli Kaplan Diego, orta yaş krizine girip artık yaşlandığını, bundan sonra yaşamlarını hakimiyet altına alacak olan huzurlu aile ortamını istemediğini ve bütün bunların kendisine uygun olmadığını düşünmektedir.
Sid'in sorumluluk sahibi olduğunu arkadaşlarına ispat etmeye çalışırken bulduğu dinazor yumurtalarını kendi dünyasına taşıması, yumurtalarını aramaya gelen dinazorların Sid'i de alıp kendi dünyalarına götürmeleriyle, Sid'in peşinden dinazorların dünyasına inen ekibe bu filmde dinazor avcısı gelincik Buck da katılıyor. Elbette sıçanvari Scrat yine meşe palamudunu kovalıyor ama bu kez aynı zamanda da aşk peşinde.

Haftada 1

Hani 23 Nisan'da el kadar bebeler, at kadar sakallı danalar çıkıp Milli Eğitim Müdürü'nün, Sağlık Bakanı'nın, Boşbakan'ın koltuğunu oturuyorlar da 1 günlüğüne o oluyorlar ya masusçuktan... Hah işte, canı sıkılan ve dağlar kadar işi olduğu halde yapmak istemeyen Alice bu klişeden esinlenerek birşey uydurdu. Bundan kelli haftada 1 gün "birşey bloğu"ymuşçuluk oynayacağım. Maksat "Allam naadar çok yönlü bir insanım, herkesin yaptığını yapabiliyorum"culuk değil, insanın bilgisi pek olmayan konuda fikri olursa ne çıkar ortaya, onu görüp kendi kendime eğlenmek.
Mesela yarın, hmmm bir sinema bloğu olabilirim. Gerçi zaten öyle bir bloğum da var, kolaydan başlıyorum ama olur o kadar ;)
Ama bugün serbest kürsüden sallamaya devam. Yarına enerci topluyorum.

Cuğara

Bugünden itibaren geçerli olacak zamla kısa Marlboro olmuş 5,5 TL. Ben birkaç ay önce sigarayı bıraktığımda 4,80 TL idi.
Yakında kapalı alanlarda sigara içme yasağı da geliyor zaten, İngilizler gibi bar önüne çıkıp soğukta tir tir titreyerek iki nefes çekmeye çalışmak hiç çekici değil. Sanırım sigarayı bırakmanın zamanı geldi herkes için. Hem cüzdana, hem terli terli dışarı çıkılıp üşütülen böğre, hem de ciğerlere dokunacak.
Zorla temiz toplum yaratıyorsunuz ya!

Şehrin içine etmek

Bu sabah saat 07:42'de servisle Mecidiyeköy'den geçerken ortadaki metal panellerin arasına kavruk bir adamın girdiğini, köşeye geçip kimse kendisini görmüyor sandığında pantalonunu indirip oturup ŞEHRİN GÖBEĞİNE SIÇTIĞINI görmemiş olmak isterdim.
İstanbul'a vizeyle girme fikri o kadar da abes değil galiba.

1 Temmuz 2009

Denizyıldızı

Miniğe bakılacağı, koşturup oynayarak, sevilip okşanarak büyüyebileceği bir yuva bulundu.
Tanrı Lori'den ve ailesinden razı olsun.
Çirkin kedilere de yaşam şansı veren insanların taa dünyanın öbür ucundan yardıma koşması, biz İstanbul'da oturup bebeği sahiplenemeyen onca insanı biraz utandırır mı ki?

Minik Denizyıldızlarının göbüşü de pek tatlı olurmuş.

Tatu

Dövmem geldi!
Derin derin nefes alıp sonbaharı beklemem gerektiğine kendimi inandırmalıyım. Henüz perfect kanatlı perfect peri ile de karşılaşamadık zaten!
Ama yeri hazır ;)

Suu