3 Haziran 2010

2nd

Bana oldum olası çok garip gelir; bir insanın diğerinin canının içi, uğruna çook şeyden vazgeçebileceği sevdiceği, dünyasının merkezi iken bir anda hiçbir şeyi olması. Ne aranan, ne sorulan, sokakta karşılaşıldığında sadece şaşırılan ama başka duygular uyandırmayan, ne yaptığından/ne ettiğinden/yaşıyor mu olduğundan bile bihaber olunup aslında merak dahi edilmeyen birine dönüşmesi. Normalse, gerçekse bu iki faz da değişen koşullara uyum sağlama becerimiz çok inanılmaz. Değilse hangisi kurmacaydı peki; birbirleri için tek oldukları dönem mi, yolları ayrıldıktan 3-5 gün sonra başkasına canım denilen kısım mı? Ya da c)hepsi. Ne kadar üzülecekleri insanların kendi bilecekleri iş elbette, ama bazı şeylerin gerçekleşmesi için de tek kriterin yalnızlık olması garip geliyor. Samimiyetsizlik genel geçer kural olmuş herhalde. 
Bir zamanlar sormuştum birine, nasıl bu kadar kolay olabilir, diye. "Başka ne yapayım ki." diye cevap vermişti. Sırf tek başına kalmamak adına çevresinde bulduğu ilk insanla "çift"leşenlere o kadar acıyorum ki bu, midemi bulandırıyor. Tanrı bizi onlardan ve onların ikinci tercihleri olmaktan korusun.

14 yorum:

Keyfimin Kahyası dedi ki...

Demek ki "seviyorum" "sen benim canımsın" denen kısım yalanmış...

Adsız dedi ki...

insan beyni unutmaya programlanmış bir organ da o yüzden.. alışmaya ve unutmaya.
bütün acılar devam etse, hiçbir şeye alışamasak yaşayamazdık, yani aslında bir savunma mekanizması bu.
mesela çok kötü bir haber duyan birinin bayılması da bu yüzden / yüzleşmemek için savunma mekanizması olarak beyin şalterleri indiriyor /
saptım sanırım. ama işte öyle bir şey, asla onsuz olamam mümkün değil yaşayamam diye bir şey yok, insan bünyesine aykırı.
bir de zamanında bir arkadaşım "eğer o olmadan mümkün değil yapamam, yaşayamam ölürüm biterim diye inanırsan, evrendeki bütün güçler onu sana kaybettirmek için uğraşır ki o yokken de var olabildiğini anlayasın diye." demişti.
çok etkilenmiştim.. gerçekten de öyle olduğuna inanıyorum.
insanlar acımasız, buna karar verdim.

varol döken dedi ki...

insanlar acımasız değil yalancı sadece...

severken de unuturken de...

voodoo girl dedi ki...

niye yalan olsun? öyle bir şey yapar ki karşındaki, o sevgi nefrete bal gibi de dönüşür. yani sevgin de gerçektir nefretin de; ama karşındaki insan yalan olur.

varol döken dedi ki...

yapanı da vardır ama aslında çoğunda bir şey yapmaz karşıdaki...

hep aynıdır ama yoktur o yüzden yapılmayan şeyler üstüne yüklenir, yeni anlamlar yüklenir, eski insan binbir nefretle yeniden şekillendirilir...

bir insanı onca zaman sevip sonra bir anda nefret ediyorsan illa ortada mutlaka bir yalan vardır ya sende ya o onda ya da ortak yaşadığınız hayatta...

ikinehir dedi ki...

Two days in Paris diye bir film var, orada Julie Delpy'nin karakterinin dedikleri geldi aklıma, cop paste yapıp paylaşayım, filmi izlemediysen izlersin belki...

"It always fascinated me how people go from loving you madly to nothing at all, nothing. It hurts so much. When I feel someone is going to leave me, I have a tendency to break up first before I get to hear the whole thing. Here it is. One more, one less. Another wasted love story. I really love this one. When I think that its over, that I'll never see him again like this... well yes, I'll bump into him, we'll meet our new boyfriend and girlfriend, act as if we had never been together, then we'll slowly think of each other less and less until we forget each other completely. Almost. Always the same for me. Break up, break down. Drunk up, fool around. Meet one guy, then another, fuck around. Forget the one and only. Then after a few months of total emptiness start again to look for true love, desperately look everywhere and after two years of loneliness meet a new love and swear it is the one, until that one is gone as well...

La Santa Roja dedi ki...

Ben Keyfim ve Kahyası, öncekine söylenen mi sonrakine söylenen mi yalan o zaman :) Ya da yine c) hepsi.

cerenkıral, insan yapısı bu şekilde haklısın. yine de bu süreç 2 ya da 3 günlük olmamalı gibi geliyor bana, bu süre de kişiden kişiye değişiyorsa bilemiyorum tabii. Arkadaşının bahsettiği evrenin güçleri de çok acımasız öğretmenmiş :p

Varol, dürüst olanı yok mu bu ırkın?

La Santa Roja dedi ki...

Voodoo, o dediğin benim durumumda doğruydu, yanılmıyorsam seninkinde de ama benim gözlemlediğim böyle nefret etmeden biten ilişkilerde de aynısı geçerli. Yani bir şekilde bitmiş işte, arkadaş bile kalmış olabilir taraflar, ama daha dur bismillah üstünden hafta geçmeden direk başkalarına sarılmalar garip geliyor. O zaman sorguluyorum işte, kişinin dürüstlüğün ve samimiyetini.

Varol, bu ikinci yorumun üzerine şunu da sorayım o halde, voodoo'ya da söylediğim gibi nefretlik durum değil sadece bahsettiğim. o durumda n'olcek?

ikinehir, en sevdiğim filmlerden biridir. Bir kere daha üzerinden geçmek çok leziz geldi ama, teşekkürler ;) Ne güzel söylemiş aslan kaplan Julie'cim ya!!!

varol döken dedi ki...

ben 2. kısımdan bahsetmiyorum, herkes yaşadığı kadarını anlatıyor...

ama öylesini de yargılamamak lazım, herkesin hayata karşı bir savunma güdüsü var, en çok kendine söylediği yalanlara karşı... şöyle bir gerçek de var tabi, kadınlar uzun süre yas tutmaya daha meyilli, erkeklerin böyle bir isteği, gücü artık ne dersek diyelim yok...

kişiden kişiye durumlar da değişiyor insanların davranışları da, o yüzden ben kendi bahsettiğim hikayeden siz de sizinkinden sorumlusunuz, belki de hiçbiri yalan değildir, gelin bir olalım, dünya ne güzel, atlıkarıncalara binelim hep beraber:)

voodoo girl dedi ki...

varol
"kadınlar uzun süre yas tutmaya daha meyilli" dedin ve konu bitti benim için. sözüm meclisten dışarı, allah belanızı versin o zaman.

yaralı stayla voodoo girl

Azura dedi ki...

O filmi izlemedim ama o repllikten sonra mutlaka izlemem gerekir diye düşündüm şimdi.

LSR'cım bu olayı ünideyken bi arkadaşıma sormuştum ciddi anlamda. Bi tane uzun bi ilişkisi vardı askere gidince bu çocuk sık sık kavga etmeye başladılar telefonla falan. Acaip bi şeydi. Ayrılıp barışıyorlardı. Bu mal gibi ağlardı bazen vs. Ama sürekli başka sevgilileri de olurdu. Buluşurmuş falan ötekinden ayrı olunca 1-2 hafta en fazla sürerdi ayrılırdı. Bazen oturup sayardı tek tek isimlerini. hatta benzerlikleri görünce kimisinin ismi tuhaftı vs diye gülüşürdü. şöyleydi de böyleydi de. Aklım almazdı mal mal bakardım sadece. Bi gün ciddi anlamda sordum yine buna benzer bişey konuşurken 'nasıl oluyor' dedim. 'Nasıl oluyorda sürekli sevgilin oluyor 1-2 haftalığına, nasıl oluyorda sevgilim diyebiliyorsun, nasıl söyle bana' dedim patlayarak. Bana sadece bi bakış attı tuhafına gitti cevap veremedi bekledi bi süre ya dedi aslında sevgili olmuyoruz dedi sadece görüşüyoruz öyle çıkıyoruz bi kaç kez falan anlaşamayınca da ayrılıyoruz bu yani dedi. İçimden çığlık atmak geldi yeminlen! Ve o insanoğlu evlenecek. Belki de evlenmiştir ya da nişan yapmıştır bilmiyorum ama evlenecek işte. İşte o zaman sinir küpü oldum direk!

varol döken dedi ki...

ben o meclise girmek tavana çiğköfte yapıştırmak istiyorum, allah benim belamı versin ama ne olur çabuk versin ben de bıktım cinsiyetimden:)

Keyfimin Kahyası dedi ki...

Eğer sevgi gerçekse saygıyı da beraberinde getirmeli. Sevgi bitse bile saygıya hürmeten de olsa yollar kesiştiğinde başlar çevrilmemeli. Yada ilişki cılkı çıkana kadar yıpratılmamalı ki yüzyüze bakacak halimiz kalsın.

La Santa Roja dedi ki...

Ahaha Varol voodoo'nun tepkisine sonuna kadar katılıyorum kusura kalma :p seninkini vermesin, topunuzunkini versin :p

Azura, bence de kesinlikle izlemelisin. O arkadaşın gibiler de kıymetli oluyor n'apalım :D

Ben Keyfim ve Kahyası, dediğinde haklısın da bana garip gelen o eski duygu yoğunluğunun, onsuz olamama hissiyatının böyle puff yok olup gitmesi. bir an herşeyken sonrasında hiçbirşey olması.