Saatlerin 1 saat geri alınmasına bayılırken ileri alınmasına uyuz oluyorum. Uykumu çalıyorlar!
Keşke sürekli geri alınsa, hayatımız boyunca gündüz yaşayıp gece uyumak sıkıcı olmaya başladı zaten.
Sevgili Günlük
6 ay önce
Kedi hikayeleri bitmeezz!
Çok üzücü olaylar yaşayacağım hissi hakim yaklaşık 1 haftadır. Eşeğin aklına karpuz kabuğu getirip kötü kaderi çağırmamak adına kafamdan ve kalbimden kışkışlamaya çalışıyorum bu sıkıntıyı, ama olmuyor. Dağıtamadım bir türlü kara bulutları. Don Kişot gibi yeldeğirmenlerine saldırmadan önce sıkıntının kaynağına çözebilmek adına da hiçbir şey yapmadan bekliyorum. Umarım hüsnü kuruntudur bu da, fekat ne yazık ki 6.hissi fena kuvvetli bir hatunum. Eğer ki böyle bir şey gerçekleşirse, bir müddet blog filan gözüm görmeyeceği için yeni eklemeler yapamayacağım. Ben şimdiden söyleyim de...

Haftasonu haberi ne televizyonda izler, ne de internette okurum genel olarak. Dünyadan kopuk, film ve dizi aleminde, kafa güzel, vücut dingin, sevdicek elinin altında, bol bol tıkınma ve kıkırdama ile geçen bir zaman dilimidir benim için bu 2,5 gün. (Cuma akşamını da haftasonundan saymak elzemdir) Lakin bu haftasonu hangi kanalı açsam karşıma çıkan, hangi siteye göz atsam gözüme giren bir konu vardı; Ergenekon davasındaki gözaltılar.
Müdürüm geçen cuma doğum iznine ayrıldı, Salı günü de bir kız bebek dünyaya getirmiş. Henüz hastaneye bebek ziyaretine gidememişken dün öğlen de babasının öldüğü haberi geldi şirkete. Bir gün arayla yıllar sonra gelen bir bebeğin mutluluğu ve yıllar sonra giden bir babanın hüznü... Klişeye giriyor belki ama insan gene de durup bir "Hayata bak be" demeden edemiyor.
Her sabah servis beklediğim yerde, benimkinden yaklaşık 5 dakika sonra gelen kocaman servislerini bekleyen bir grup genç insanla karşılaşıyorum. Tiplerine bakarsanız öğrenci denir direk, fekat hepsi işe gidiyor. Burdan bir çıkarım yaparak Call Center ya da bilişim sektöründe bir işyeri diyebilirim. Neyse işte, bu insanlar her sabah beni inceliyor, ben de onları tek tek inceliyorum. Neden yapıyorlar bunu bilmiyorum, çok ilginç geliyorsam gel yanıma "Necisin?" de, "Ne ayaksın?" de, hatta "İn misin cin misin?" de. İlk zamanlar bir yerim mi açıkta diye huzursuz olurken şimdilerde ben de karşı taarruz geliştirdim ayakkabıdan tırnaktaki ojelere, sakala bıyığa kadar dönüp dönüp bakıyorum. Biraz zaman daha veriyorum onlara, pek yakında gidip "Böö!" diyeceğim.
Sonra servis beklediğim yere geldim. Beni de fazla bekletmedi sağolsun, hemen geldi. "Nihat'la Maksimum Curcuna"yı dinleye dinleye geldik.Tavsiye ederim şiddetle kendüsünü.

Sabahları servise yetişebilmek adına mp3 playerıma güçlü bassları ve hızlı temposu olan şarkılar attım. En başarılı sonuç Amy Winehouse - Back to Black'le yakalandı. Normalde 8-9 dakikada yürüdüğüm yolu, adımlarımı ritme uydurarak 4,5 dakika gibi bir sürede tamamlıyorum. Yalnız sözlerine dikkat etmemek ve şarkıya kendini kaptırmamak lazım, sabah sabah iç burkulması yaşamayalım aaa. Kadın rakı masasında saç baş dağınık, simsiyah göz makyajı akmış, bir koluna kafasını dayamış diğer elinde bardağı, gözleri yarı kapalı bir halde ağıt yakıyor resmen. Ha üzerinde siyah kabarık etekli ve göğüs kenarları dantelli, dekolteli bir elbise var ve yıl 1960 küsür. Sesine aldanıp siyahi bir koca memeli kadın da beklemeyin ha, son derece beyaz ve İngiliz bir hatunla karşı karşıyayız.