12 Mart 2009

Güllü

Biliyorum kızmamam lazım, ekmek parası sonuçta. Ama kızmaktan geri alamıyorum kendimi. Olayı anlatayım size.
2002-2004 yılları arasında kapıcımızın kardeşi temizliğe gelmişti evimize. 2 haftada bir gelir, heryeri temizler, bulaşıkları yıkar, nevresimlerimizi değiştirir, pırıl pırıl yapar giderdi. Sonra ben başka eve taşındım, o zamanki ev arkadaşım para ödemek istemedi, koptuk gitti. Fakat o zamanlar da birsürü arkadaşıma Güllü'yü tavsiye etmiş ve hergün gideceği bir işi olmasını sağlamıştık.
Aradan yıllar geçti, Güllü'yü tekrar buldum. Birkaç aydır 2 haftada bir cuma günleri gelip kedileri odaya kapatıp evi tertemiz ediyor, çamaşırları asıp bulaşık makinesini boşaltıyor, dubleks bir ev olmasına rağmen 4 gibi işlerini bitirip çıkıp gidiyor. O kadar güveniyorum ki ona, evin anahtarını da verdim, girip temizleyip çıkıyor. Süper düper hüper dağınık ev arkadaşımın bile arkasını toplamaya yetişiyor. Mucize yani!
Geçen hafta aradı beni Güllü, cuma günleri için başka bir müşteri daha çıktığını, bize salı günleri gelmesinin uygun olup olmayacağını sordu. Bir müşteri daha kazanmış ne güzel diyerek "Peki, deneyelim bakalım" dedim, ama böyle bir oldu bittiden de hoşlanmadım. Geçen salı geldi, pırıl pırıl yaptı evi gene. Bizim evde oturabildiğimiz yegane zamanlar olan haftasonu geldiğimizde ise 1'i pislik torbası 3 kedi yüzünden evi pok götürüyordu, temizlik onlara yaramıştı yani. Bunun üzerine aradım Güllü'yü, denediğimizi ama olmadığını, haftasonu bizim bir daha ortalığı temizlediğimizi, yine cumaya geçmemiz gerektiğini söyledim. Bizim günümüze talip olan kadın her hafta çağırıyormuş onu, cuma olmazsa da almayacakmış Güllü'yü, "Ne yapayım ki şimdi ben" dedi. "Ne yapacağını ben söyleyemem, sen karar ver "dedim. "O zaman size gelmeyim ben artık" dedi. "İyi, sen bilirsin" dedim. Bir tarafta her hafta alacağı para, diğer tarafta bunun yarısından biraz fazlası (Herkesin verdiğinden fazla para veriyorduk biz). Parayı tercih ettiği için yargılayamam onu, ama kızmaktan da geri duramıyorum işte. Şu anda gittiği bir sürü işi de ben bulmuştum ona, fakir insandan vefa beklemek naiflik sanırım.
Baştan bir daha okudum da, uzuun uzuun da anlatmışım iyi mi, düşündüğümden daha çok bozulmuşum sanırım. Yayınlasam mı diye tereddüt ettim şimdi. Neyse her zaman mantıklı yazılar yazacak değilim ya :p

9 yorum:

Aydan Atlayan Kedi dedi ki...

Bence vefanın fakirlikle hiç ilgisi yok. Bu tamamen kişilikle ilgili birşey. Ve ben olsam ben de en az bu kadar bozulurdum.

an(ı)lık dedi ki...

yazının sonunda aklıma gelen ilk şeydi fakirlikle alakalı değil bence de insanların aç gözlülüğü hırsı ile ilgili sanırım.güven ne kadar zor bir durum gerçektende.böyle böyle insanı iylik yapmaktan uzaklaştırıyorlar.

hep dedi ki...

İş hayatı böyledir. Bence olayı kişiselleştirip, duygusal davranmanın alemi yok. Emeğini satıyor olsa da sonuçta ticarete atılmış ve piyasasını büyütmüş bir satıcı var ortada. Belki öteki müşterileri sen buldun ona ama O da işini iyi yaparak kendisini beğendirmiş. Alıcı sayısı arttığında alıcılar arasında tercih yapma hakkını kullanmış. Özalın bu topluma öğrettiği ekonomi ilkelerine uygun davranmış.
Sözün özü, üzme kendini la santa roja, yenisine bak :)

turumcu dedi ki...

Bence yorumlar biraz acımasız olmuş. Sen kendin yazmışsın, taşınınca ev arkadaşın para ödemek istememiş, yollarınız ayrılmış. Şimdi yaşanan durumun da onun açısından benzer olduğunu düşünüyorum. Olayın ne vefasızlıkla, ne de Özal'ın ekonomi ilkeleriyle ilgisi var. Sana daha iyi ödeyen bir iş teklifi gelse, vefadan çok kariyer yoluna kişisel tatmine bakarsın, yani girdilere ve çıktılara, ulan 3 senedir bu adamlar benim karnımı doyurdu demezsin sanırım, çünkü çalışmanın karşılığını alıyorsun. Onun girdilerinin sınırlı olması ise kendisiyle ilgili bir sonuç değil.

nautilus dedi ki...

doktorayı bırakayım ben geleyim temizliğe? çevre mühendisiyim hem de. ama kedileri severim. mıncırabilirim de. garantisi yok

La Santa Roja dedi ki...

Kedi'ciğim, duygusal insan olmak zor bu devirde :)

an(ı)lık, klişe belki ama güven zor kazanılıp kolay kaybediliyor.

hep, dediklerine katılıyorum ama duygusallık insan hayatından tamamen çıkabilen birşey değil maalesef :)

turuncum, aslına bakarsan iki durum aynı şey değil. ben farklı bir eve çıktığımda eski evdeki arkadaşım onu almaya devam etti, bir kaybı olmadı yani. Bu olaydaki en önemli nokta bence, benim onun iyiliğini düşünüp farklı bir güne geçmeyi denemeyi kabul etmişken onun, bu durumun kıymetini bilmemesi. Ben illa Cuma diye tuttursaydım başında, diğer eve gidemeyecek, ona kendisini beğendiremeyecek, diğer taraftaki işi alamayacaktı. Anlayış karşılıklı olmalı.

nautilus, benim kardeşim de Çevre Müh. okuyor, böyle söyleyip korkutma gözümü :)

Noni dedi ki...

Ben olsam bende bozulurdum valla! Nankör Güllü!

La Santa Roja dedi ki...

Ay öyle deme ama :)

Canselmo dedi ki...

Acıma yetime koyar götüne diyerek kalas bir yaklaşımda bulunmak istedim.
Ciddi bir yorumum ise yok.
Ok by..